Kapında kölelikle geçirsem her günümü,
Ödemiş olmam hakkının zerresini bile.
Ben sütünün damlasına harcarken ömrümü,
Ticaret ehli sığdırmış hakkını bir güne.

Can bulsa kutlu tenin, kalksan mezarından,
Açmısın oğlum? dersin üstünde toprağınla.
Yokluğunda sensizlik öpmüş beni alnımdan,
Tokluğu bilmedim ki sana aç sol yanımla.

Sen altında huşu ile yatarken toprağın,
Sarıyor üstünde açan çiçekleri neşe.
Balkonda, ellerinle suladığın saksının,
İçinde, küskün hala, boynu bükük menekşe.

Rabb''im anaların ayağına sermiş cenneti,
Kaldır anne, öpeyim o kutsal ayakları.
Öperken damağımda hissetsem de kevseri,
Yine, ayağına sürerim bu dudakları.

Ey gövdeyi köksüz bırakan ten-i mukaddes,
Ektiğin dört fidan, ağır ağır sararıyor.
Gövdenden ayrılan çınardan geliyor bu ses,
Oynadı kökü yerinden, hala sallanıyor.

Ah elleri hamur kokan, yuvamın sultanı,
Saray olsa bu dört duvar, sensiz yuva değil.
Ah yüreğimin, sevdasına en muhtaç yarı.
Sensiz kaç mevsim geçti, hiç biri bahar değil.



Şah-ı Kelâm
( En Sevgili Yar başlıklı yazı Erdem Bozkurt tarafından 14.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.