Yolu, şehre düşmüş bizim emminin
Resmi daire, mahşer yeri gibi
Bağları çözülmüş iki dizinin
Duvar dibinde, çöküp kalmış gibi.

Sağa sola bakmış, kahır ederek
Bırakıp gitmeye, niyetli gibi
Bu iş bu gün bitse, kurban kesecek
Geldiğine, bin pişman olmuş gibi.

İşi bilen insan, başka oluyor
Emmim, cahilliğe isyanlı gibi
En fazla, muhtarla işi oluyor
Oda bir mühürle bitiyor gibi.

Köyden hiç çıkmamış, ne yapsın emmim
Usulü bilmiyor, acemi gibi
Sıra alacakmış, ne bilsin emmim
Kuyruğun içinde itilir gibi.

Biri yol göstermiş, numara almış
Yer vereni de yok, yorulmuş gibi
Bekleye bekleye, sabrı da taşmış
Bir gözü kapıya bakıyor gibi.

Nihayet sırası gelmiş, yanaşmış
Halini demeye, derman yok gibi
Azarı yeyince, yüzü kızarmış
Üzülmüş, gizlice ağlıyor gibi.

Kem küm diyerek, kağıdı uzatmış
Elleri ayağı, titriyor gibi
Meğer yanlış gelmiş, bir üst kattaymış
Ağzının içinden, sövüyor gibi.

Çıkmış dışarıya kahır ederek
Yırtmış kağıtları boşver diyerek
Bir daha gelmemeye ant içerek
Hani efendiydik, soruyor gibi…

ZEKİ YÜCEEL / DUYDUĞUM SESSİZLİK - MART2007
( Bizim Emmi başlıklı yazı zeki-yuceel tarafından 27.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu