Makale / Eğitim Makaleleri

Eklenme Tarihi : 21.05.2009
Okunma Sayısı : 2161
Yorum Sayısı : 2
BATI MEDENİYETİ KARŞISINDA MEHMET AKİF

M.NİHAT MALKOÇ


Her milletin kendine mahsus bir medeniyeti mevcuttur. Bunun yanında medeniyetlerin beynelmilel uzantıları da vardır. Bugün, medeniyet kavramı “uygarlık” sözcüğüyle karşılık bulmaktadır. Kültür ve medeniyet kavramlarının içeriği ve kapsamı konusu, bugüne dek çokça tartışılmıştır. Bazıları kültürü millî, medeniyeti evrensel olarak nitelemiştir. Her ikisinin de millî olduğunu söyleyenler de vardır. Bu konulardaki kişisel kanaatler aslında sorgulanmalı ve bu hususta derinleşilmelidir. Mevzumuz bu olmadığı için bunun üzerinde durmayacağız.

Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ömrü boyunca kâmil bir mümin olarak yaşamıştır. Dünyaya bakış açısı Kur’anî ölçüler dâhilindedir. Müslümanlığın gereği de budur zaten… Dinin bir kısmını kabul edip, bir kısmını çağdışı olarak görmek mümine yakışmaz. O da Müslümanlığı bir bütün olarak görmüş ve öylece yaşamıştır.

Bazı insanlar Mehmet Akif’i, yobaz ve medeniyet düşmanı olarak kabul ederler. Buna dayanak olarak da İslâma tavizsiz bağlanmasını, Batıyı ölçüsüzce eleştirmesini gösterirler. Onlara göre, dünya zamanla değişiyor. Değişen dünyaya ayak uydurmak gerekir. Oysa Akif çağdaş bir insandı. Yani çağın ilminden ve tekniğinden haberdardı. Hiçbir zaman, başını kuma gömerek dünyadan habersiz yaşamayı tercih etmemiştir. Lâkin manevî değerlerinden de asla taviz vermemiştir. Onun için, bazılarının gözünde taassupkâr bir kişi olarak görülmüştür.

Bilindiği gibi “medeniyet” Arapça kökenli bir kelimedir. Bu kelimenin başındaki “mim” harfi kaldırıldığında “deniyet” olarak okunur. “Deniyet” de “hayvanlaşma” demektir. Akif, medeniyetin, deniyete dönüşmesine karşıdır. Onun için, Batı medeniyeti hususunda ince eleyip sık dokumuştur. Çünkü onların inançlarıyla bizimkiler hiçbir zaman birbiriyle bağdaşmaz. Osmanlı Devleti’nin yıkılışına sebep olarak da, Batı’ya körü körüne bağlanışımızı gösterir. Çünkü Osmanlı’nın son dönemlerinde Batı’nın ilim ve tekniğinden ziyade, modası takip edilmiştir. Avrupa’ya teknoloji transferi gayesiyle gönderdiğimiz talebeler, kimliklerini kaybederek melez bir hâl üzere geri dönmüşlerdir. Bilimden nasiplerini alamamışlardır. Akif bu hususta Japonları takdir etmektedir. Çünkü onlar yozlaşmadan Batı’nın teknolojisini ülkelerine taşımışlardır. Gelenek, görenek ve inançlarından asla taviz vermemişlerdir. Ona göre Japonlar, tevhid hariç, müslümanlığın bütün gereklerini, farkında olmadan, yerine getirmektedirler. Akif, biz Müslüman- Türk milletine şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Alınız ilmini Garb’ın, alınız sanatını,
Veriniz mesainize hem de son süratini
Sade Garb’ın, yalnız ilmine dönsün yüzünüz
Çünkü kabil değil artık yaşamak bunlarsız
Çünkü milliyeti yok sanatın, ilmin yalnız.”

Akif, ilme ve teknolojiye hayrandır. İnsanların yerinde sayması, onu rahatsız eder. Batı’dan gelen her şeye önyargıyla yaklaşan kaba softalara da kızar. İfrat ve tefritten uzak durulmasını ister. Her konuda ölçülü hareket edilmesinden yanadır. Batı’nın teknolojisini alırken, onu da kendi millî rengimize boyamamız gerektiğini ifade eder. Yani taklide şiddetle karşı çıkar. Çünkü taklit hiçbir zaman aslı kadar mükemmel olamaz.

Akif’e göre Batı, geçmişte Müslüman Türklere karşı kötü bir imtihan vermiştir. Onun için İstiklâl Marşı’nda Batı medeniyetini “tek dişi kalmış canavar” a benzetir:

“Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”

Burada sözü edilen, yerilen kültür ve medeniyet, Batı’nın ahlâksızlıklarıdır; yoksa ilim ve teknik değildir. Sözlerimi, Akif’in, Batı’nın ilim ve tekniğiyle alâkalı değerlendirmesiyle bitirmek istiyorum: “Avrupalılar’ın ilimleri, irfanları inkâr olunur şey değildir. Heriflerin ilimlerini, fenlerini almalı; fakat kendilerine asla inanmamalı, kapılmamalı…”

Akif’in ne kadar doğru söylediğini bugün yaşadıklarımız göstermiyor mu?
( Batı Medeniyeti Karşısında Mehmet Akif başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 21.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.