Sevgili Gönül Dostlarım
 
  Mutlulukar tatlı bir rüya mıdır?Uyandığımız da hayatın gerçekleriyle hemen yüz yüze kalırız.Kader dedikleri şey midir?Yoksa mutluluk.Yoksa güzel olan şeylerin bir adı da mutluluk mudur?Yoksa herşeyi güzel kılan,şairin o engin hayal gücü müdür?Yoksa bu güzelliğin tekrarını sağlamak için,o görünmez gücün,  beklediği gayretin yaratılması için,bizlerden beklentisinin mi?Bir sonucudur.
 
Ne olursa olsun;Allahım bize o güzel günleri yaşamayı daima nasip etsin.Çünküşair temiz yürekledir ve bunu daima hak etmiştir.Şair iyilik severdir,şair sevecendir,şair sevgiyi sonuna kadar hak eden bir insandır.
 
     Ben kendi adıma bu toplantıda hoş sürprizlerle karşılaştım.Mesela,dört dörtlük şair haza beyefendi,Mahir Ulaşla karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.Öyle ya Elazığ nire İstanbul nire.Ona sanki kırk yıllık doostmuşum gibi sarıldım defalarca öptüm.İşte bu şairin sıcaklığıydı.Ama bunun yanında İstanbul  içinde olupta gelmeyenler beni hayal kırıklığına uğrattı.Bunların içinde tanışmayı arzu ettiğim okadar çok şair arkadaşım vardı ki!Bu da beni çok üzdü.
   
  Zaman o kadar kısaydı ki hemen gruplaşmalar oldu ama,her grupla tanışıp sohbet etme imkanımız olmadı.Dans edemedik,birlikte şarkılar söyleyemedik,horon tepemedik.Zaten bütün bu konularda, mekanın elverişli olmayışıda bu kaynaşmayı engelledi.
 
     Belki diyeceksiniz ki,"bu yazıyı yazmak için şimdiye kadar neredeydin?Aradan on gün geçti"Doğru. Aradan on gün geçti.Toplantı tarihine kadar kimseyi tanımıyordum.Bana öyle geliyor ki bu tanıma olayından sonra onları özlemeye de başladım.Meğer benim gönül dostlarım istisnasız ne güzel insanlarmış!Onları tanıdıktan sonra her birinin  ayrı bir değer olduğunu gördüm ve onları kırk yıllık dostummuş gibi sevdim.Keşke bu toplantı bu kadar az kişiyle sınırlı kalmasaydı.Keşke daha çok arkadaşımızın katılımı sağlanabilseydi.Hayatım boyunca bu "Keşke"leri  hiç sevmedim.
 
Her "Keşke"bana hüzün vermiştir.Hayatımda bu sözcüğün hiç bir zaman telafisi olmamıştır.Düşünürüm bazen "Hayat pişmanlıklarla dolu bir tuzak mıdır?Diye. Onlara, yanlış davranışlarımızla acaba biz mi? Davetiye çıkarıyoruz.Yoksa alnımıza yazılmış olduğuna inandığımız karşı konulmaz gücün bir emri midir?Yoksa onun yazdığı, uymak zorunda  olduğumuz bir İlahi emir midir?Ne olursa olsun "Keşke" sözcüğü hayatımızda hiç olmasaydı ve hatta lügatta böyle bir sözcük olmasaydı.
 
      Bu güzel beraberliği bize yaşatan başta sevgili başkanımız Adem Efiloğlu'na ve yönetim kurulu üyelerimize ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.Her ilk de bazı akasaklıkların olması doğaldır.Bu çıraklık dönemi geride kaldı.Bundan sonraki toplantılarımızın daha kusursuz olacağına inanıyorum.Nasıl olursa olsun camiası şair olan bir topluluğun bütün toplantıları sıcak geçecektir.Bizler de iş düşerse yönetime yardımcı olmayı bir vazife telakki ederiz. 
 
    Sizlerle yeniden buluşmak,o güzel ellerinizi bir kez daha sıkmak,O sıcak ortamın verdiği huzuru sizlerle bir kez değil,bin kez paylaşmak isterim.Ömür vefa gösterir mi?Onu bilmem.Bu toplantılar elbette şahısların isimleriy kaim değil.Benim ki sadece bir temenni bir dilek.Sevgilerimle. 
 
 
( 18 Eylül Toplantısının Ardından başlıklı yazı İbrahim NEJAT tarafından 27.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu