SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARI

Sizlerle, şiir konusunda,kısa bir sohbet etmek istiyorum.Hepimizin gönlünü şiire kaptırdığı bir başlangıç vardır.Bu başlangıç genelde, buluğ çağına erdiğimiz yıllarda karşı cinse ilgi duyduğumuz bir zamana denk gelir diye düşünüyorum.Zaten bunun için de şiiri duygularımızın doruğa erdiği bir içğüdü olarak görmekteyim.Bundan dolayı diyorum ki,eğer şiirde romantizm yoksa,şiirde eğer heyecan yoksa, şiir eğer Suut Kemal Yetkin’in dediği gibi “Bizi şu içinde yaşadığımız dünyadan alıp, bir başka dünyaya,bir rüya ,bir hatıralar dünyasına alıp götürmüyorsa ve orada yaşatmıyorsa şiirin romantizmi kalır mı?Şiirin konusu ,tema’sı ne olursa olsun o şiir,konusu içinde okuyanı yaşatabilmelidir.

M.A.Ersoy’un Çanakkale şiirinde, o savaşın içinde yer alır ve orada yaşarsınız.N.F.Kısakürek Kaldırımlar isimli şiirinde,bizi karanlık ,izbe,insanın içine bir ürperti veren,rutubetli soğuk bir gecede bizi sokaklarda o kaldırımlar üzerinde dolaştırır.Pastoral bir şiirde,neden çiçeklerin arasında dolaşırken teninizi okşayan ılık bir esintinin verdiği huzur ortamında, yaşama sevincini eğer yaşamayacaksanız o şiirde romantizm var mıdır?Bütün mesele bir yerden bir yere o duygular içinde gidip orada yaşama meselesidir. İşte bu şiirleri yazan şairler, bu romantizmi sağlamak için, kullandığı kelimeleri bir kuyumcu titizliğiyle seçmiş ve onları bizler için dikkatle gereken yerlere koymuştur.

Şiir ister serbest ,ister hece olsun belirli kurallara uyularak yazılmalıdır.Nasıl olsa serbest şiir değil mi?İçimden geldiği gibi yazarım deme şansınız yoktur.Sadece içinizden geleni seçme hakkına sahipsinizdir.Aksi halde yazdığınız şiir değildir.Serbest şiir üç tarzda yazılır.1.VEZİNLİ-KAFİYELİ 2.VEZİNSİZ- KAFİYELİ 3.VEZİNSİZ-KAFİYESİZ. En zoru da üçüncü tarzdır.Yazıyı uzatmamak için bunu nedenlerini ve misallerini bir başka yazıya bırakmak istiyorum.

Hece şiirinde ,kafiye vardır,redif vardır,armoni vardır,ana kafiye vardır,şiir dili vardır,şiirin biçimi vardır.Norm olarak dörtlük vardır beyit ve üçlü bentler vardır terzarima, sone vardır.Şimdi ben bunları yok sayarım içimden geldiği gibi yazarım demek olmaz. Yukarda da bahsettiğim gibi sadece içinizden geleni yazma hakkına sahipsinizdir.Serbest şiir yazan arkadaşlarımız, bazen dörtlükler halinde şiirini yazıyor

Yazabilir ama bir şartla her dörtlükte eğer şiirdeki anlatım değişiyorsa yani sahne değişiyorsa yazabilir. Bazen beşli ,altılı, yedili, sekizli ,üçlü,ikili kupleler olarakta yazabilir ama dediğim gibi anlatımın değişmesi kaydıyla. Hemen hatırlatayım şiirin bütünlüğü, şiirin olmazsa olmazıdır. Birinci kuplede başka bir şey ikincide başka şey yazamazsınız.Aynı konu içinde anlatım başka bir konuyla ilişki kurularak elbette anlatılır.Serbest şiirde de dize başları büyük harfle yazılmalıdır. Çünkü; bu TÜRK DİL ve TARİH KURUMU’nun koymuş olduğu amir bir hükümdür. Böyle küçük harfle başlayanlara, niçin böyle yazıyorsunun cevabı hazırdır”Herkes böyle yazıyor”. Ama bu kuralın nerede yazdığını kimse gösteremez. Bazı arkadaşlarımız da nokta koyduğu dizeden sonraki dizeyi büyük harfle yazıyor. Onun da buluşu ad kendine göre.Ben bütün arkadaşlarımdan rica ediyorum.Ve onlara diyorum ki:Dil bir milletin bir ulusun var olma nedenidir.Dil bir milletin bir ulusun çimentosudur,harcıdır.Gelin şiirlerinizdeki şu anlamsız bağdaştırmalara, konuşma dilimizin içinde olmayan kullanılmayan kelimeleri kullanmayın kurallara uyun. Öyle kelimeler var ki lügatta bulamıyorum. İnsanlar anladıkları bir şeyin etkisi altında kalırlar.

Bir sitede, bir şaire arkadaşımız son zamanlarda şiirde olmayan bazı değişik anlaşılmayan kurallarla yazmaya başladı.Hatta bir arkadaşımız “Sen ne satıyorsun yahu anladımsa arap olayım”gibi bir yorum da yazmıştı.Arkadaşımız bu acaiplikleri şiirde yenilik ismi altında lanse etti.Ben inandığım doğrultuda yorumumu yaptım.O hala yenilik diyordu. Osmanlıca, Arapça, Farsça kullandığı tamlamalar, kelimeler için de bunların hoşuna gittiğini, herkesin artık ayni şeylerden bıktığını bana cevap olarak yazmış.

Değerli arkadaşlarım!Bu arkadaşımız büyük bir yanılgı içinde olduğunu ya bilmiyordu veya kendine bir paye çıkarmak istiyordu.Onun yenilik dediği şey;bundan 200 sene önce 1880-1918 yılları arasında yaşamış olan Fransız şairin (APOLLİNAİRE) CALLİGRAMME isimli şiir kitabında onun yaptığına benzer şiirler vardır.Mesela (Yağmur Yağıyor) İL PLEUT isimli şiirinde sözcüklerdeki harfleri yukardan aşağıya alt alta sıralayarak sicim şeklinde yağmur havasında şiirini yazmış. Keza (Hançerlenmiş Güvercin ve Fıskiye isimli şiiri de (LA COLOMBE POİGNARDEE ET LE JETTE D’EAU) harflerin şiirin ismi gibi şekil verilerek yazılmış. İyi de bu cereyan bizde de olmuş mudur?Evet olmuştur.Cemal Süreyya’nın (STRİPTİZ) Hilmi Yavuz’un (ÜNLEM) isimli şiirleri böyledir.Yani yenilik yapıyorum demek yanlış diye düşünüyorum.

Başka bir yazım bunun devamı gibi olacak sanıyorum .Buradaki veremediğim misalleri sonradan açıklamak ümüdüyle saygı ve sevgilerimi sunarım.


( Bir Şiir Sohbeti başlıklı yazı İbrahim NEJAT tarafından 12/23/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.