YÂR-Ι
Yele karşı oturup yüreğimi
savurdum.
Bir anda gözyaşıma doldun
yâr.
Sıcak bir çiğ koptu
kirpiklerimden.
İçinde olduğum dünya mı
sarsıldı,
İçimdeki dünya mı yâr?..
Sessizliğin sorularına cevap
verdiğin gün her şey biter.
Sustun yâr.. Sustum.
Rüzgâr çöldeki ayak seslerini
getirir.
Yanmadan olmuyor yâr..
Susamadan olmuyor.
Aşk ile tutsak bir ateş
yaktım. Sensiz yanmıyor yâr.
Ulaşır diye sana, külünü göğe
savurdum.
Hala yüreğin çınlamadı mı
yâr?..
Karanlık bir tüneldeyim.
Ardımda beni kovalayan silik bir
yüz var.
Görünmeyen bir ışık beni peşi
sıra sürükler.
Kapılar tutulmuş, yollar
kesilmiş;
Bir kilit, bir kibrit uzatır
mısın yâr?..
Arayışımın nişanesini başımda
taşırım.
Yüreğimdeki aşkın feryadını
dinle martılardan.
Bir söz, bir unutkanlık yıkar
beni yâr
Nankörlüğümü bağışla.
Bir gün bedenim ruhumun
hızına erişemezse,
Sakın vazgeçtiğimi sanma!
İçimden bir bulut kayar
gider; sen karşıla yâr..
Dağların kalbinde yankılanır
aşkın.
Bense dağları kalbimde
sakladım yâr.
Sensiz dağların sesi
çıkmıyor.
Can suyum tükeniyor, ruhum
sancıyor..
Neredesin yâr.?..
“Yak özünü külünü göğe savur
Mavidir sızıların avuç avuç yâre sun
Aldırma aldırana âşık pervasız olur
Çöz yüreğin ipini cümle cümle yâre sun.”*
* Tırnak içindeki mısralar Ahmet Mercan’a aittir.