Akşamları
haberleri dinlemek için televizyonların karşısına oturup haberleri dinleriz.
Yurtta ve dünyada dönen olaylar hakkında bilgiler ediniriz; kimi haberler
geleceğe dair içimizi ısıtır, ümidimizi yeşertir. Bilim
ve teknolojinin insanlara sunduğu derin hizmetleri gördükçe dünyanın daha iyiye
doğru gittiğini sanırız, ancak bilim ve teknoloji insanların geleceğini
karartmaya, insan neslini yok etmeye odaklı olduğunu gördüğümüzde içimiz
kararır, geleceğimizden ümidimizi keseriz.
Neden böyle
oluyor? Diye sorarız kendi kendimize. Hangi insani bilimsel gelişmeler insanın
geleceğini yok etmeyi amaçlayabilir ki? Düşünüyoruz doğal olarak! Bir yandan
insanlara daha konforlu hayat sunmanın gayesinde olan bilimsel çalışmalar
yapılırken, diğer yandan nükleer silahlar üretiliyor. Yediğimiz, içtiğimiz
tüm gıda ürünlerinin GDO’su değiştiriliyor, insanlar çeşitli hastalığın
pençesine düşüp ölüyor.
Yapay zekâ son
günlerin en popüler gelişmesi. Ev işlerini yapmaya programlanmış yapay zekâların
yanında endüstri alanında da yapay zekâların kullanılmaya başlaması insanların
gelecekte işsiz kalma riskini getirmektedir. Bu durumda, ne olacak bu
insanların hali, diye soruyoruz.
Üniversitelerimiz,
artık teknoloji üreten nesiller yetiştirmek isteyecektir. Ya diğer meslek
grupları ne olacak? Düşünelim bir an! Hasta tedavileri ve ameliyatları da
robotlar tarafından yapılacak ise tıp fakülteleri ne olacak? Maden ocaklarında
yüzlerce metre derinlikte ekmeğini kazmayla kazanmaya çalışan o emekçilerin
hali ne olacak? Bu maden ocaklarına da mı robotlar girecek?
Ya tarımın hali ne olacak? Robotlar mı ekip, biçecek? Gübresini, ilacını ve yağmurunu da mı robotlar sağlayacak? Tarlaları da robotlar mı sürüp, nadasa bırakacak? İnsanlık için yeni bir dönem mi başlayacak acaba?
Aracımıza
bindiğimizde, varacağı yere programlanmış araçlarımız mı bizi taşıyacak?
Şoförlük mesleği ne olacak? Uçaklar da mı yapay zekâ ile yolcu taşıyacak. Bu
durumda pilotluk mesleği ne olacak? Ya savaş uçakları? Masa başında bir tuşa
basarak bir ülkenin başına tonlarca bombayı pilotsuz; yapay zekâlı uçaklar mı
atacak? Bu teknolojiye erişemeyen ülkelerin hali ne olacak?
Hayat şartları
zorlaştıkça ülkemizde ve dünyanın fakirlikten beli kırılmış insanları çektiği
zorluğun neticesinde sosyal patlamalar yaşayacak ve yaşatacaktır. Bu insanlar
yaşamak zorundadır! Ailesine bakmak zorundadır. Şöyle bir düşünelim bir an.
Her insanın mühendis olma imkânı var mı acaba? Elbette her insanın böyle bir
imkânı olmayacak. Peki bu durumda bu insanlar nasıl yaşayacak? Kimi insanlar,
yaşamak için vur-kaç taktiği uygulayacak; yani yankesicilik yapacak. Ya da
hırsızlıkta yeni metotlar geliştirecek. Dolandırıcılığın en modern yöntemini
keşfedip, yaşamaya çalışacak. Son günlerde bile dijital ortamda insanların nasıl
dolandırıldığına şahit oluyoruz ve aklımız dumura uğruyor; “bu insanlar, şeytana bile pabucunu ters
giydirir” diyoruz öyle değil mi?
Ya öğretmenlik mesleği? Her ebeveyn, çocuğuna bir robot öğretmen mi alacak? Dersleri robotlar mı verecek? Böyle bir durumda yetişen öğrencinin nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalacağını hiç düşündük mü acaba? Hazırcı nesiller yetişecek. Kitap okumayan, araştırmayan ve düşünmeyen bir nesil sizce nasıl olur? Robotlar tarafından eğitilip, yetiştirilen gençler hangi iş kolunda istihdam edilecek? Robotların her iş kolunda egemen olduğu bir dünya düzeninde hangi gencimiz iş bulabilecek? Teknoloji gelişmelidir, hem de çok gelişmelidir. Günümüz bilim insanları uzayda yeni yaşam alanları arıyor; uzay turizmini çoktan başlattı bile. Türkiye bu gelişmelerin neresinde acaba?
Bunlar güzel
gelişmeler ancak teknolojiyi insanların alın terinin karşılığında kazandığı
ekmeğini robotlara teslim etmenin bir mantığını göremiyorum. Bence bu durumda
yapay zekâ veya robotlar, ölümün kol gezdiği iş kollarında kullanılmalıdır. İnsanların
meslek alanlarına robotların egemen olması kesinlikle düşünülmemelidir.
Düşünelim bir
an! Yapay zekâyı keşfeden insanlar olduğuna göre çağın hızla gelişmesi
karşısında robotların beynine yeni bilgiler yüklenecek. Böylece yakın gelecekte
askeri, sanayi, bilim ve endüstri alanında robotlar savaşı mı başlayacak
acaba? İnsanın devre dışı bırakıldığı bir dünya düzeni nasıl bir düzen olacak,
hiç düşündük mü?
İnsanoğlu,
yaratılışı gereği meraklıdır. Bu merak insanları araştırmaya, incelemeye
yöneltir. Her araştırmada yeni bilgiler edinir, bilgileriyle yeni keşifler
yapar ve insan olmanın gereği yaptığından büyük bir mutluluk duyar. Robotların
egemen olduğu bir çağda insanın bu duyguları da yok olup, gider. Düşünelim bir
an! İnsan, kitap okuduğunda kitap okumanın ne olduğunu bilir ve mutlu olur. Şiir
okur, şiire hayran kalır ve şiir yazma kabiliyeti olmasa da şiir yazmaya
heveslenir. Robotların egemen olduğu bir düzende insani olan bu duygular hem
aklımızı ve hem de hissiyatımızı yok edecektir. Robotlardan uydurma romanlar, hikayeler,
şiirler ve destanlar dinleyeceğiz. Film senaryoları da artık robotlar
tarafından yazılacaksa, oyuncuları kim olacak acaba? Perde ve sahne sanatı da
böylece güme gidecek gibi görünüyor. Böylece İnsanoğlu artık düşünsel
faaliyetlerde de mi devre dışı kalacak acaba? Bilmediğimiz bir konuyu robota sorup,
öğrenme kolaycılığının sonuçlarını hiç düşündük mü acaba?
Sonuç olarak;
insanların egemen olduğu alanlara yapay zekâlı robotları doldurmak yerine insan
odaklı projeler üretilmelidir. İnsanların hayatını tehlikeye atan işlerde
robotlara yer açılmalıdır. Robotları üreten, düşünen ve insanlığın ufkunu
ilimle, fenle ve teknolojiyle aydınlatan insanoğludur, robotlar değildir.
Dünyayı ele geçirme amacı güden bu tür teknolojik gelişmeler kesinlikle
insanlığı yok edecek çalışmalarda bulunmamalı; aksine insan beynini
geliştirmenin yolunu ve yöntemini bulmalıdır.
Evrenimiz, tüm
canlı türlerinin yaşam alanıdır. Para, şan, şöhret gibi tutkular asla
insanlığın yok oluş fermanı olmamalıdır. Düşünelim bir an! Teknoloji ve
endüstri alanındaki baş döndürücü gelişmeler, ozon tabakasının yırtılmasına
sebep olmaktadır. Daha şimdiden bu yırtık Antarktika kıtası büyüklüğüne ulaştı
bile. Bunun doğal sonucunda güneş ışınları doğrudan yeryüzüne gelmekte ve insanlarda,
bitkilerde ve diğer canlı türlerinde farklı hastalıklara neden olmaktadır. Bu
durum karşısında ister istemez “insanoğlu kendi dünyasını cehenneme çeviriyor” demekten
kendini alamıyoruz. Ben, bu durum karşısında bir hayli endişeliyim! Ya sizler?