SAYIN ÂDEM HOCAMIN, SENDEN SONRA
İSİMLİ ŞİİRİNE YAZDIĞIM NAZİRE…
SAYGILARIMLA, EFENDİM.
İklimlerin seferi tanığıyım ve ben
iyi giyimli iyi halden dahi indirim almadığım kadar suçluyum ve hükümlüyüm seni
sevmekten.
Zerre de pişmanlığım yok sen
ikliminde seken
Hecelerden çektiğimse dil yaram
Yüreğin şatafatlı gizinde
Erdemli ve inançlı bir mahkûmum
Aşk denen iklimin
Kıyısına vuran yabani sözcüklerin
Hurafesi imgelerin
Kaynayan kazan misali
Ben zimmetliyim sana ve aşka ve
yalnızlığa
Boyut atladığım kadar
Aşkın şafağı da attığından fazla
İnce uçlu kalemin sefasını
Sürerken de sensizliğin
Zafer nidalarına eşlik eden
Nemli yüreğimin
Hem atarı
Hem de dolmuşken bu aşkın kotası
Gecikme faizli metinlerimi de
Mektup diye yolladığım
Bahtı sevimsiz günlerin
Geceye verdiği hükümle
İrdelenesi yalnızlığın
Ve kantarın deminde
Dertli bir şiiri daha sen bildim de
Soktum yüreğimin derinine
Derinlere dalma, ey sevgili
Senin yerine de görmüşken bu b/atağın
dibini
Varsın olsun atıl yürekler
Sahiplenmesin kırgın kalemimi
Kırık meallerin seyrüseferinde
Aşk denen saltanatın da sonlanmışken
Meddücezrine sokulan bir nida misali
Dibi delik bir sandaldan sekerken
Kalemim nasıl ki kürediğim aşkın
Küstüğüm kadar kendimden kendime
Uzanan bir atlastan yürek
Külliyemde saklı savaş malzemem
Top tüfek ne ararsan
Hem sanma ki durduk yere infilak
Eder sözcüklerim
Nasıl ki bir bir sektiğim
O mayın tarlasına denk düşendir
hüzünlü belleğim
Ve de belde bellediğim şiir küfem
Kanlı bir ihtilalden öncesi
Kan kırmızısı iken âlem ve ahvalim
Tetikler de tetikler mahremimi
Bir tank misali
Korunduğum
Bazense tefe konduğum
Ne tav ne de de av olduğum
Zarar ziyan yüklü yürek coğrafyam
Ve sensizliğin mealine tepeye
konduğum
Bir posta güvercini misali
Baş koyduğum
Bu yoldan da yok iken dönüşüm
Döngüden firar edip inzivaya
çekilmişken
Ruhum ve bedenim
Ve işte firakı yüreğin
Fedaisi âlemin
Zemherilerde gidip geldiğim
Bir huzmeden de öte
Hüznümle bezeli kefen bezimde
Bil ki:
Saklıdır da masumiyetim
Hani olur da okursun diye de yazmadım
bu şiiri
Okumak nasıl ki Allah’ın emri
Ve işte oku Eros ’un
Saplandığıdır da yüreğin
Kabrinden
Firar ettim edeceğim
Bu melun bedenden ve gezegenden
Gezgin sözcüklerin
Seyyah ve siyahi yorgunluğunda
gecenin
Sanma ki açmayacağım yeniden
Ne tevazu yüklüyüm
Ne de mütereddit
Bu aşka koyduğum noktanın g/izinde
Üç noktalı acıların
Yeni aşklara kanat açan
Bir dervişin de fikrinde saklı iken
zikri
Zinhar ötelendiğim mahlûkat dolu
cihanın
Son nefesini çekiyor olsam bile
Nezdinde umudun
Nakşeden yeni gün doğumunun
Peşinde iken de içimdeki masum
çocuğun
Tek çekincem de yoktur artık
Sensizliği soluduğum
Solduğum kadar da erdim ve eridim
Bir buz dağından arda kalan
Yolculuğumun
Hem Zühre’si
Hem de bitik aşkın nüktesi
Kıvancı ile dolu olduğum
Mutluluğun zamlı tarifesinde
Seken bir kör kurşundan
Ziyade
Kör noktasında utkumun
Körelmediği kadar ruhumun
Tutuklusu ve vurgun
Yediğim yalnızlığın
Gölgesinde de yeşereceğim illa ki
Yaşaran göğün umut dolu ilk ve son
yolcusu
Olmanın verdiği aşka
Kıvancımla layık iken de artık yeni
baştan yaşamaya
Ne varsın ne de yok
Yoksunluğun izinde
Haiz olduğum derinden de saplanmışken
kırık ok…