Eş güdümlü sancılar
Mayın tarlası yüreğim
Bol keseden sevda bulutları
Namelerin idamesi aşka kıyan ruhun
Devasa sarmalında o pamuk bulutun
İzzeti ikramı endamlı gülüşler
bulvarı
Aşkın karekökü
Köklendiği duyguların sancılı sanrılı
Bir kinaye
Derdest edilmiş günahları
Cebbar ruhların varamadığı
Sevgi makamı
Bir rubai ise g/izlenen
Kör kütük âşık cüssesi şairin öz alt
kümesi
Tünediği şatafatlı yalnızlık
Bekası günün
Balyalarca hüzün ve dikit ve sarkıt
Kıyamet alameti göğün sandalına binen
Ölü kuşlar cemiyeti
Ne hazzı yaşamın
Ne de hası yârin
Semazen bir gülüşe öykünen mimlenmiş devranın,
Döngünün rehaveti
Çöreklenen kerevit
Aşka alamet
Arsız yürek ve özlemin dik yokuşu
Simsarı
Övünç yüklü bir mahiyet
Bilgiç kuşlar şadırvanı
Her izlek şahsına münhasır
Her dize aslında rücu eden dizini
döven tanrısal
Bir boşluk
Rehaveti soluyan melekler
Kayıp akıl melekeleri
Ve işte telaşı hayatın
Temaşa sanatı
Nasıl ki bir furya…
Hurra
Duygular sarnıcı
Renkler izinde
Rakımlar gizinde
Aşkın kölesi kalem
Kalemin nüktesi ölüm
Ölüm sonrası doğum
Gerçeklerin geçit vermediği kadar
hayaller
Na’şında dünün
Hayaller nasıl ki açtı kollarını
Gerçek bir beyan
Geçici bir rabıta
Aşka askıntı
Hurafelerin saltanatı
Sonlandı mı da
Tanrının yankısına maruz kâfir
gölgeler
Ve işte iş başında İlahi Adalet
Sarkık gerdanı kâfirin
Semada saklı sükûnetin
Yolcusu
Yakut gözlerinde aşkın
Kara cahil imgeler
Nasır tuttuğu kadar
Her sözcük bir kıyam;
Her kıyam
Yeni doğuşu müjdeler
Baltalandığı kadar düşler
Alametifarikası gezegenin
Bol keseden seven ninniler
Kundaklanmış bir çocuk kadar
Masum kalmalıydı oysa dünya
Cebbar ve vakur
Göğün karnavalı
Saat tutan ruhun
Kelamı
Arzı endam eden ansızın
Körüklü sancılar sarkacı
Seans başı ölüm
Ölüm maaşı dünün
Şair ve kalem ve şehir nasıl da ölgün
Sus payı verilen her söylem
Her es bir kesit
Her kesif acı bir kesik
Eksilmeyen nemi göğün
Yerkürenin çorak toprakları
ağırladığı kadar
Ağır misafirleri yüreğin
Tozu dumana kattığı kadar bir ömrü
Heba eden şairin diner mi kalemi,
sözü?