Balıkesirde Bir Kadın
BALIKESİR'DE BİR KADIN 

Bu şehrin havasını içime çekip saatlerce kuracağım cümleler üzerine düşünüyorum. Sanki beynimin vermiş olduğu sinyal alışmış olmanın huzurunu ve rahatlama hissini tüm azalarıma iletiyor. Her adım atışımın gayet telaşsız olması da bundandır. Zamanın kum taneleri gibi akıp gidişini anımsatıyor Milli Kuvvetler (Mecburiyet Caddesi).

Cumhuriyet Meydanı ile Ali Hikmet Paşa Meydanı arasında kalan bu uzun caddede, pek çok dükkan bulunmakta. Şimdilerde binaların kahverengiye bürünen dış boyası işinizi çabuk bitirin de çekip gidin dercesine bir his uyandırsa da yine de hiç istifimi bozmadan karıncalar gibi ağırdan ağırdan yürüyorum. Bütün renklerin hissiyatı farklı tabii ki.

Nerede kalmıştım? Ha, tren garının tam çaprazında kalan bu caddede ilk önce askeri gazinolar gözünüze çarpar; lâkin yeni bir değişim dalgası onları da vurmak üzere, hatta sola bakınca belediye binasını göreceğim diye umutlanmayın, bir süre sonra orduevleri gibi o da veda edecek. Ölümün sessizce yaklaştığını bilseler bile itiraz edemeden kaderlerine boyun eğecekler. Taş yığını olarak gördüğümüz bu yapıların cansız hayalleri ve yaşadığımız onca anı zaman zaman boğazımıza bir yumru gibi oturacak. Mazide kalacak olan belediye binasının kasvetli sonunu düşünerek karşısındaki aradan Toplu Taşıma Merkezi'ne ulaşıverirsiniz bir çırpıda. Son zamanlarda okuduğum Neva Bulvarı adlı hikayenin yazarı olan Nikolay Gogol aklımın köşesinden hiç çıkmıyor, acaba diyorum o olsaydı nasıl anlatırdı benim dolaştığım, nefes aldığım yeri. Gayriihtiyari kelimelerimin yetersizliğiyle yüzleşiyor ve kendimi acemi kulvarında koşan kırmızı gözlü bir tavşana benzetiyorum. O parlak ışığı görünce saklanacak delik aradığım ise inkâr edemeyeceğim bir gerçek.

İç sesimin arada bir meydanı boş bulup kendimle halleşmeme sebep olması anlattığım konudan beni uzaklaştırmaya yeltense de sözü Millî Kuvvetler Caddesi'nde üzerinde pek çok kolonya dükkanı bulunduğuna ve hafızamın beni çocukluk günlerime taşıdığını belirtip konuyu Altı Eylül Kurtuluş Bayramı'na usulünce bağlamak en doğrusu. Üstümüze sıkılan limon kolonyasının keskin kokusunu duyumsuyorum. Tülütabaklardan korkup kaçışan insanların şaşkın hâlleri film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden.

Halk Bankası, Garanti Bankası, Akbank, Şekerbank bu caddededir. Cadde üzerinde eskiden kalan izler bulmak mümkün. Pek çok eski bina var. Grand Yılmaz Otel bu caddenin üzerinde. İkonik olan bu cadde pek çok küçük sokağa açılıyor. Bu sokaklardan biri eski Şan Sineması'nın bulunduğu sokak. Burası bir zamanlar Balıkesir'in sinema merkeziydi. Sinema deyince ilk aklıma gelen ise babam ve onun yıllarca makinist olarak çalışması. Mesleki yaşamını kısa hikâyelerle anlattım, bu yazımda konuyu tekrarlamak yanlış olur. O geçmiş yılların kültürünü unutmaya yüz tuttuk ne yazık ki.

Bu arada yeni okuduğum bir kitabın yazarı olan Melike İlgün, Beni Hep Böyle Hatırla'nın içine sizi de katıveriyor, aynı şimdi benim de yazımda o Yeşilçam filmlerinden kalma repliklerden ve film karakterlerinden birini katacağım gibi. Balıkesir'in Milli Kuvvetler Caddesi'nde "Küçük hanım, zatıalinizi gözüm bir yerden ısırıyor." diyen Ediz Hun olabilir miydi? Ben esas kız oluyorum bu kısa anın içinde. Gururu okşanan bir kadın edasıyla referansına küçük bir baş hareketiyle ve koca bir tebessümle cevap veriyorum. Müstehzi gülüşler görüp sokak jargonuyla fısıldaşmalar ve birçok bakışı hissetmem günümüze dönmeme sebep olsa da o kısacık an çok değerli benim için. Büyük şehrin gürültüsünde insan, kimseye sezdirmeden istediği zaman yellenebilir diye okumuştum bir kitapta. Gerçekten öyle midir bilmem. Mavi göğe bakıp yeni şiirlerin sancısını çekerken düşünüyorum, benim derdim ise kendi osuruğundan korkanlar. Onca insanın takmış olduğu maskeler arasında yitip gitmek de cabası.

BALIKESİR'İN ÇILGIN RÜZGARI 

Balıkesir'in çılgın esen rüzgarı bir başkadır
Şarabın tortusunda kalır çocuk bakışları akşamcıların
Kervansaray'da edilen danslar
Tarihi tren garında yankılanan veda sözleri
İskarpin tıkırtılarını ve gölgelerin zamana yenik düşüşünü kim unutabilir ve tekrar tekrar fısıldar her gonk çalışında saat kulesi sevda sözlerini 

Balıkesir'de gün doğuşu bir başkadır 
Ah şu sabahçılar da çiçeğe durur ya ağaçlar gibi
Defter aralarında kurumaya bırakılan geçmiş günler
Mahalle arasında oynanan yakantop, çelik çomak, yedi kiremit
Ya tenha köşede alınan ilk öpücükler 
Ya postacının bisikleti dönüp gelecek diye bekleyenler 
Gözyaşları ve iğne oyalı mendillerde öylece kalıveren hayal kırıklıkları 
Yine de umut beslenen gençlik yılları yok mu

Balıkesir'in kolonya kokan kaldırımları bir başkadır 
Çarşıda bir ıslık sesi duymaya hasret kahvehaneleri
Serçelerin, tarla kuşlarının kanat çırptığı yağlı boya tablolar hangi deliğe girdiyse
Sinemalardan gülüşlerle çıkanlar da kalmamışsa geriye
Bir başkalaşır şair
Sembolik bir kült bırakır geriye 

H. Çiğdem Deniz
( Balıkesirde Bir Kadın başlıklı yazı çitlembik tarafından 23.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.