İsmiyle müsemma
Ürperen teninde gecenin
Salkım söğüt misali
Dağınık iklimin şafağında
Yeşeren gözlerim
Yalnızlığın nezdinde
Kuytularda unutulmuş bozulmuş
Yeminlerin seyrüseferi
Ve işte yılgınlığım
Ve işte ucu yanan kimliğin
Derdest edilmişken her hecesi
Havsalamdan taşan rahmet gibi
Gizem gibi
Neşri ölümün
Peyda oldu mu da ansızın
İçimin çekildiği
Adeta kornişi yüreğin
Seferberlik ilan ettiğimde
Kararan göğün muhabbeti
Farazi bir iklim bellediğim sevginin;
Uleması sessizliğin
Elbet ulağımdır kalemim:
Diri ve dingin bir ikbale kanat açan
Bozkırların yorgun semasından
Sızan bir hayal gibi
Hem mahşeri tetikleyen
Hem de makberi ıskalayan
Bir laneti de giyinmişken gece
Alabildiğine uzak gölgelerden
Olabildiğince dik ve güç bir mizaçla
Hayatta seken hecelerim
Kanamalı bir ömrün
Kanayan surelerin ihtişamında
Sevgimden üreyen şiirlerin de
dilemması
Bazen bir ardıç kuşu bazense Anka,
Nidaların coşkusu
Naraların ukdesi
Sessizliğin de en haşmetli gürültü
olduğuna
Nasıl ki tanıktır yüreğim
Ve alabildiğine serildiğim zeminden
Göçtüğüm kadar en derine
Kaç kat dibiyse yerkürenin
Bağdaş kurduğum bir ziynet misali
Olmaz mı olmaz mı sevginin ederi
Bir koşu bir hışım sökün ettiğim
kadar
Bedenimden ruhumda sönmek bilmeyen o
ateş o gizem,
Nemalandığım göğün en tepesi
Kırlangıç misali
S/üzüldüğüm
Günbegün öldüğüm misafir eylediğim
Hüznün arka bahçesi
Varsa yoksa cennetim
Annemin duasında
Tininde sevdamın
Aslına rücu eden bir kelam misali
Sözcüklerimin duvağından
Seyrettiğim kadar kuş bakışı âlemi
Bir kuş misali ürperen bedenim
Zılgıt yiyen hasretim
Zinhar koşusu ömrün
Sona meylettiğim ne ki
Sondan başa saydığım kadar acıları
Açılmaz bir kapı ki
Dokuz köyden de kovulduğum
Ve işte resmini çektiğim iç sesim
Meylettiğim bir apart
Bir arpa boyu da yol almadığım kadar
Bahşedilen nefesi
Kim bilir neyin uğruna tükettiğim
Nasıl da aşikâr
Bir söylem iken yalnızlık
Varsa yoksa davamı güttüğüm
Bir derman bir deva bir rabıta
Bir de aşık atan sözcüklerin de
cabası
Öykündüğüm o minvalde
Kavuşmak sadece kavuşmak huzura ve
yüce Rabbime…