Kasım Rüzgarları Yaprakları Dökerken

*

*

 öyle bir bir düşen şu güz yaprakları var ya

baharın sonu ile başını bilir gibi

uzak bir yarından gelmiş gibi

bekleyip bekleyip ermiş gibi

yapraklar niçin süzülür düşerken

niçin üzülür bilemezsin

 

hep o sakin saatlerde yakamozlardır

hicaz makamında sarı yaprakları sallayan dalgalardır

açıklarda saklı bir fırtına ki

titretir denizdeki fenerleri
hasret sönmeyecek bir yangının dumanı gibi

tüter bir sonbahar yağmuru niyetine

nedendir bilemezsin

 

bir gariplik çöreklenir sineye

varmak ile yolda olmak arası bir şeydir belki

ağaçtan savrulup duran yaprağın düşüşü

varmak ile bulmak arasında döner durur ömrünce

kah bahara aldanır

kah kışı çağırır

kah yaşamak sancısı

oradan oraya nasıl savrulur bilemezsin


geceler boyu sokakları şarap kokan bir şehirde

yüreğin fırtınaya tutulmuş denizler gibi

kol kola en güzel aşk şarkılarını söylerken

karanlıkta bir yıldırım ışıktan daha hızlı  

aydınlıktan daha güçlü değilmiş öğrenirsin
kıvılcımlı bir sancı gibi vururken  göğse

bakarsın ya gözünün içine hani

bu nedir böyle der gibi

ateş gibi
adına sen ne dersen de

aşk mıdır sevdamıdır bilemezsin

 

bir papatyadan bin papatyaya ermek için

suların akışındaki kimsesizliği öğrenmek için

topraktan geldiğini hatırlatır insana

ağaçların ve kuşların fısıltısı

bir ağaca verdiğinde sırtını

gün batımlarında

güneşi kovalayan gündöndü tarlasında

el ele geçersin altından gök kuşağının

gizli bir heyecan kuş olup gelir konar hıfzına

neleri yaşadığını bilemezsin

 

yaşamak

yolun sonu ile başını bilmekten çok ötedir aslında

yanı başından akar gider

bazen bir ırmağın suyu

bazen bir kuşun tüyü

bazen gündüzün geceye evirilmesi

bazen de ömrünün sonuna gelmiş bir ağacın

düşen son yaprağıdır bilemezsin

 

uzağı aramak düşü yaldızlıdır

içinde ararken kaçırdıklarını

anladığında ömrün ışığı sönüvermeye yüz tutar

bakmadığın yerdedir hayatın manası

hemen kıyında

hemen bir köşede

dibindedir

nedense bilemezsin

 

uçuşup duran bir kelebek

yapraktan daldan mahrum bir çiçek

hep yakındır

elinin altında olma duygusu

yakını uzak kılar bazen

uzağı yakın bilemezsin

 

tıpkı yaprak gibi

ömrün ziyasının sönmeye yüz tuttuğunu fısıldar ağaçlar

kasım rüzgarlarıyla yapraklarını dökerken

alına yazılmıştır hazan rengi

sararıp solmak

yorgun düşmek

oysa daha gökyüzünün sonsuzluğuna kanat vuracaktın

bu koca hiçliğin cevabını bilemezsin

 

yerinden kalkıp pencereyi açmak istersin sabaha karşı

puslu gözlerle geçip karşısına onlarca kez

geçip-giden bulutları izlersin
artık nadas mevsiminin yaklaştığını

her bitişin ağır mahpusluk

derinden bir iç çekmek olduğunu bilemezsin

 

 

redfer

 

 

 

( Kasım Rüzgarları Yaprakları Dökerken başlıklı yazı redfer tarafından 7.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.