Ermeni Meselesinde bazı ülkeler, dirsekleriyle sarımsak dövse de(Mardin’e özgü bu deyiş, kendilerini ilgilendirmeyen işlere burunlarını sokanlar için kullanılır), ABD’nin amacı farklıdır. Soruna yaklaşım ve sahiplenmesinde, gerçekte kendine Çakma Tarih arayışı yatar! Başkalarının mitlerini, sözde olayları, Tarihini abartarak sahiplenip; kendilerine ukalaca bir geçmiş aramaya, ÇAKMA TARİH yaratmaya çalışıyorlar. Bunu çevirdikleri filmlerden anlamak mümkün… Yıldız Savaşları, bu konuda onlara mal edilse de kullanılan isimler, bilinçaltlarını gösteriyor. O seriler, Süpermenler; Soykırım oyunları yetmedi, Antik Çağ mitlerine de el attılar. Yeni çevrilen Poseidon’a bakalım:

Percy Jackson, Poseidon'un bir insandan olma oğlu. Kim olduğunun farkında değil enbaşta. Aslında adı, dişleksi oluşu ve havuzun dibinde dakikalarca kalması kim olduğunu gösterse bile, kendini Amerikalı bir "loser" olarak görüyor. Bir gün Zeus'un yıldırımını çalmakla suçlanıyor ve gerçek hayatına başlıyor.
Bu filmde bildiğimiz Yunan tanrıları ve onların melez çocukları Amerika'da. Sanki Amerikalılar tarih ve kültür yokluklarından kaynaklı ezikliklerini bu filmde Yunan mitlerini Amerika'da geçiyormuş gibi canlandırarak yenmeye çalışmışlar.
Şimdi de Ermenilerin neden oldukları tehcirle ilgili sözde soykırım iddialarını sahiplenerek, bu kefeye Rumlar, Süryaniler, Asuriler’i de koyarak, dirsekleriyle sarımsak dövüyorlar. O tehciri yaşayanların suçlulara özgü sessizliğini, susuşunu; torunlarının yaygarasıyla soykırıma dönüştürüyorlar…
*
Her yıl Mart’ta başlayıp 24 Nisan’a kadar aynı şeyi tartışıyoruz:
-Ermeni tasarısı bu yıl ABD Kongresine gelecek mi? Gelirse geçecek mi?
-ABD Başkanı, konuşmasında “soykırım” sözcüğünü kullanacak mı, kullanmayacak mı?

Her yıl bu konuda gerilim yaşamaktan bıktık! ABD’ye Başbakan’dan Dışişleri mensuplarına kadar çeşitli heyetler gidiyor, pazarlıklar yapılıyor. ABD her seferinde sinsice yeni şeyler koparıyor. Yıllardır bu kısırdöngü dış politikamızı esir almış gibi…

1915’te ne oldu? Savaş ortamında ülkesine ihanet eden, 518.000 Müslümanı öldüren Ermenilerle hiç istenmeyen, trajik olaylar yaşandı ve Alman komutanların önerisiyle Tehcir gerçekleştirildi. Tehcirde çok üzücü olayların yaşandığı, pek çok ölümlerin olduğu bir gerçek... Bunlar savaş koşullarında yaşanabilecek olaylardır, ama asla soykırım olarak nitelendirilemez. Osmanlı Ordusunda görevli üst düzey komuta heyetindeki Liman Von Sanders’in, Talat Paşa’nın katili için verdiği bu ifade gerçeği yansıtır:
“Ermeniler, Ruslar’dan yana tavır koyup savaştılar; tüm yenilenler gibi katledildiler. Katliamı yapan Türk askeri değil, işsiz, güçsüz haydutlardan oluşturulmuş yedek güçlerdi, Kürtler de katliama katıldı.”
Tarih bu konuda tanıktır. Koskoca ABD, Tarihin tanıklığına başvuracağına, o dönemi yaşamamış, kulaktan dolma bilgilerle öz varlığını yitirmemek, Amerikan posasında erimemek için uğraşan bir avuç Diaspora Ermenisi’nin iddialarını sahiplenmekte, Doğu’daki yegane dostunu küstürmemek için kaypak bir siyaset izlemektedir.
Bu konuda kesin tavır şudur: Tehciri ya soykırım olarak görmek veya reddetmek… Bazı sözde dost devletler, 1915’teki Tehciri soykırım olarak kabullendi. Ama ABD Başkanları koparılan tavizlerden sonra, tek yönlü trajik olay olarak kabul edip, Ermeni vatandaşlarının gönlünü almakta, tarihlerine sahip çıkmaktadır... 1915’te yaşanmış, iki taraf için de bir trajedi olan olayı şantaj gibi kullanmak; Dünya egemeni bir devlete, demokrasi ve insan haklarının bekçisi olarak geçinen koskoca ABD’ne bu şantajcı yaklaşım yakışmamaktadır.
Suçlama için belge gerek, ama uydurma söylentiler değil gerçek belgeler. Almanların bilinçli ve sistemli bir şekilde Yahudiler ve Alman olmayanlara karşı uyguladığı soykırım, bugün Nazi Soykırımı olarak nitelenip, Alman halkı bu olaydan muaf tutulurken; bu yıl Tehcir’de Osmanlı’nın yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’de suçlanmıştır.
Temsilciler Meclisi alt komitesinden bu yıl geçen Ermeni tasarısının “Bulgular” başlıklı ikinci maddesinin birinci fıkrası şöyle: .
“Ermeni Soykırımı, Osmanlı İmparatorluğu tarafından tasarlanmış ve 1915’ten 1923’e kadar uygulanmıştır.” .
Önceki tasarılarda bu tarih “1915 - 1919” olarak geçiyordu. Tarih 1923’e uzatılmakla,
Ermenilerin yanı sıra Rumlar, Süryaniler, Asuriler de aynı kefeye konarak; Kurtuluş Savaşı yılları ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi de suç kapsamına sokuldu.
Tehcir kararı, Alman komutanların istemiyle İttihat ve Terakki yönetimi tarafından uygulandığı, bu konuda Mustafa Kemal Paşa’nın hiçbir etki ve yetkisi olmadığı halde, olayın ta 1923’e kadar uzatılmasının tek amacı vardır. Ölü doğan Sevr Antlaşması ile Ermeniler verilen, 1920 Gümrü Antlaşması ile bu hayalleri söndürülen, enerji deposu stratejik Doğu’ya şöyle veya böyle beleşten konmak… Bir zamanlar Ruslar’ın yapmak istediği, ama başaramadığı plânı uygulamak. Ama savaşla değil, sahiplenmekle; tazminatlar ve toprak istemiyle… Yoksa bir avuç Diaspora Ermenisi’nin sözde acıları, geçmişleri ne Pelusi’nin, ne Cliton’un ne de Obama’nın umurunda değil…Karşımıza her yıl çıkarılan tasarı sürekli bir devlet politikası’nın eseridir.

Ermenilerin hami(koruyucu) bulunca ne yaptıklarını, 1991’de kendileri gibi bağımsızlıklarını elde eden Azerilere karşı, Rus ordusu desteğinde Dağlık Karabağ’da uyguladıkları vahşet göz önüne sererken, hem Türklerin hem Azerilerin haksızlığı anlatamamaları, Dünyaya haykırmamaları büyük gaflettir. Yüzde yüz haklı olduğumuz bir davanın avukatlığını bu işten nemalanan ve başarısız olan ABD şirketlerine bırakmak yerine, gerçeği Uluslararası alanda belgelerle savunmak lehimize olacaktır. Tarih, işinin ehli ve objektif hukukçular tarafından değerlendirildiğinde bizden yanadır, yeter ki bu uyuşukluktan kurtulalım…

Belgeseller ve filmlerde atılan iftiraları, yine aynı yerlerde cevaplamak, bu hakkı tanımayanların bütün film ve belgesellerini yasaklamakla; karşıt belgeseller, filmler ve diziler çevirmekle, Türklerin de en az Ermeniler kadar acı çektiğini dünyaya duyurabiliriz.
Bu konudaki bazı girişimler sonucunda ABD Başkanı Obama, bu yıl da Ermenice "Meds Yeghern"(Büyük felâket) sözünü kullandı ve Ermenileri ölümden kurtaran Türklere teşekkür etti. İki tarafı da memnun etmeye çalıştı, ama özellikle Ermeni Diasporası’ndan sert tepki gördü.

Batı bu konuda rahat bıraksın, biz Ermenilerle eskisi gibi yine iyi geçiniriz, dostça yaşarız. Çünkü inançları dışında bizden hiç farkları yok…
*
*Türk-Ermeni İlişkileri ve Ermeni Meselesi için bakınız:
http://www.aytendirier.com/blog/blog.asp?id=365
http://www.aytendirier.com/blog/blog.asp?id=368
( Amerikalıların Çakma Tarih Arayışı başlıklı yazı AytenDirier tarafından 26.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.