İçimde kalan ukdenin dilemmasıdır şiirlere boca ettiğimse tek servetim gözyaşım…

 

 

 

 

 

Muğlak gölgelerden düşen payıma ve işte ihbar ettiğim

Ömrün telaşı bir rakkasenin tininde saklı

Nazı niyazı dinmezken o vaveyla

Elbet kutsalım elbet gurbetim elbet safiyet dolu

Benliğim.

 

Karamel t/adında acılar

Ağızda eriyen bolca boca ettiğim ömür

Gibi savruk benliğimden damlayacak

Son damla kanıma kadar

Kıtlıktan çıkmışçasına sevdiğim

Kaybolsam bile ışık bellediğim

Yolumda

Rotamda

Alamadığım nabzımda

O zümre ki: zalimin kör gönül gözü

O zümre ki: iblisin kara niyeti

O zümre ki…

Hasılası evrenin

İkrardan dönenin

Kaşığının kırıldığı

Bir bardak suda kopan kıyamet

Alacası ruhun

Alengirli varlıkların

Albenisi mi yoksa hayatın…

 

Ah, azizim: sen kös kös otururken mabedinde

Küsmeyi dahi beceremediğim cahil cesaretimle

Kaynakçam mademki ilhamım

Kaybolduğum kadar gözümü kararttığım

O yasın sancısı diner mi sahi?

O yaşın vebalini kim öder ki?

Hazandan çıktığım yolda

Yaz mevsimine göz koyduğum

Haziranın ilk saatinde kopan kıyamet

Hanemde

Nazenin varlığımla

Sınandığım kadar en çok sevdiklerimle…

 

Ey, azizim:

Gözlerin çakmak çakmak

Yoksa son sigaran mıydı gözlerinle yaktığın?

Son demi miydi mutlu hayatımın?

Güncem de güftem de unutuldu artık

Miski amber kokan ruhunda yalnızlığın

Son deminde sevdalandığım kadın:

Mahremim ve mihrabım ve miracım

Tevafuk eseri iken yaşadığım

Ezkaza

Minnet etmediğim minvalde yasta

Elzem olanla iştigal

Rabbime dönük yüzümde çalışan sarkaç

Dolmadı mı miadım sahi?

Derlediğim bunca şiir ne ki ne?

 

Dertlendiğimi söylemediğim kadar da var hani sahibine

İşgali evrenin

İbrazı hüznün

İkazı Rabbin

İtimat ettiğim kadar da insanlara

Uğradığım ihanetin

Var mıdır söyle bir mahsuru beli bükülen dünyadaki

Adaletsizliğin?

 

Saydamım

Şeffaf ve de

Şecerem ve simyam ve kimyama dair başım seccadede

Serpilen hüzne mi ağıtlar yakayım?

Yoksa boynu bükük içimdeki yetime mi?

Yetemediğim minvalde

Kaybolan yetilerim

Dişimin kovuğunda asılı son saniyelerim.

 

Siması tanıdık hani aldığım bu son yenilginin

Şiarı ufuk ve elem, tutulan nutkunum

Nükseden ansızın o feryat

Figanı sözcüklerde saklı iken saklı tutulası dirayet

Ve işte elimde sancak

Ve işte bağrımda saklı nice yasak

Yasak savdığım değil asla yasa bildiğim minvalde

Köpüren denize sunduğum son demimde

Ölümle örtüşen yalnızlığım

Öyküm sabır

Öz verim saklı varsın olsun batıl ve nankör

Bu insanoğlundan mı gelecek yardım?

Asla, yücelerin yücesine sığındığım kadar

Yâd edilesi yâd ellerde sınandığım illa ki kader

Namlunun ucunda şiir

Şiirin ucunda iğne

Kanayan söküklerimi dikemediğim kadar da var hani…

 

Öfke nöbetinde iblis

Umudumu baltalayan nice insan ve taptıkları kirli nefis

Nefesimi tükettiğim de doğrudur hani

Bir harf isem türettiğim nicesi

Lal alfabemde saklı tutulası hikâyenin ertesi

Alı al moru mor yaslandığım çöken dağların nazarında

Bir çöl çiçeği olsam ne ki?

Dikenlerimden mustarip yaşadığım bunca iklimde

İkilettiğim varsa yoksa

Nazım niyazım tüketildiğimden fazlasıyım

Tünediğim hiçliğin sarmalında

Nice kancık yaşatmışım meğer bağrımda…

 

Ağrıma gitmiyor artık bağlansa basiretim ne ki?

Ağırlığımca altın istedim de vermediler mi?

Oysaki bir gramdır tüm varlığım

Bu bedene dar gelen ruhum

Sarmalında umudun

Varsa yoksa koruduğum itibarım

Varsın olsun tutulsun nutkum…

 


( Namlunun Ucunda Şiir; Şiirin Ucunda İğne... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7/12/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.