Bir düşe meylettim rengârenk bir düşe.

Asılı kaldığım matemin rüzgârında ıslandı tenim ve ölüme ramak kala ıskalandım aslında ıskartaya çıkan bir gemi gibi kundaklanmıştı yalnızlığım ve kaptan köşkümde çıkan yangında tek kıvılcımı bile yok sayamadım.

Yok sayılmakla ilintisi yoktu içimde büyüyen yangının kimine göre yaygaraydı içimin istilasındaki o iç ses en çok da dış sesin tezahüratı sehven ölü bir kuştum belki ölümlü bir nida ve kuyruk sokumuma değin acıların hedefi bulmuştu sonunda saplanacağı yeri.

 

 

İçtimada tüm renkler ve izdiham altında yalnızlık

Şarkılar seni söyler

Unutulmuş güftelerde seni koklamak

Beyhude bir hüzünde

Tanrıyı tanımak göğü taramak

Uçuşan mermiler

Kör bir kurşun derinden deler

Seken her hece

Namelerden uyarladığım günlükler

 

Bir hikâyenin taslağında

Saçımı usulca taradığımda

Tarumar olmuş ruhumdan firar eden her dua

Aşkla kapışan bir yasta

Seni aramak sağda solda

Bilinmezin nezdinde sığınmak Tanrıya

Cefalı bir bekleyişse aşk

Soluksuz kaldığım kadar açık havadan uzak

Bir tehdit ki sessizlik

Kilit altına aldığım bir dolabın alt çekmecesi

Saklandığım kadar karanlıktan

Gözümden sakındığımsın gönlüme tuzak kuran

 

Havadislerle dolu üçüncü sayfası yüreğimin

Sür manşet bu aşksa gizemse tetikleyenim

Ter attığım maden ocağı

Sensin kara elmasım baba yadigârı ruhumda saklı rüzgârım

 

Meltemin izinde

Matemin gizinde

Mabedimde yaşarken kıt kanaat sevenlerden

Olmadım madem

Mahremdir acılarım

Minyon yüreğimle nasıl da kurcalarım

Bu aşkı bahşeden duyduğum iman

Baş edemediğim kadar hayatla varsın olayım

Ziyan

 

Bir rüyadır gözümde oynaşan gölgeler

Bir riyadır sevdiğini söyleyen derme çatma yürekler

Bir rivayet ki mutluluk

Kalpazan imgelerden ayırt ettiğim aralıksız attığım nutuk

 

İzahı yok aşkın

İmanı yok sevdanın

İdraki ne zor yalanların

Yâd edilesi hatıralarım

Kulu kölesi olduğum kadar babadan kalan yadigârın

 

Kuş kafesidir içine tıkıldığım

Kordan heceler asıldığım

Kapısı kırık bir dergâh

Gelen geçenin konakladığı yürek denen seyyah

 

Manzumelerdir ihtisas alanım

Metruk haneler kapısından kovulduğum

İzbelerde yatıya kalan hüznüm

Beyitler devirip aştığım şiirlerim

Nidası sonsuzdur gönlün

Varlığı kayıtsızdır sevgilinin

Yârim yarenim imanım gönül telim

Hem sızlarım hem çalarım

Hem azığım hem kanıksadığım ahvalim dünya hali

Endamlı mısralardan firar ettim edeli

İdrak ettiğimden de ötesi

İfası zordur yalnızlığın

Hüzün tünelinde aralıksız ışığı aradığım

 

Hazanla iştigal

Aşksa yürek nasıl da meyyal

Aşka adaklar adadığım

Varım yoğum hemhal olduğum

Azımsandığım ve sakarlığım

Dillerde destan aşkım yalnızlığım

Uçurumun dibinde yuvam

Yuvamda saklı yürek yongam

Aşkım aşikâr aşina olduğum hazan

Meylettiğim kadar güne

Gecelerdir konakladığım

 

Şiir dilinde hatim indirdiğim imgeler

Diz dize yaşadığım dizeler

Sıralı değil ölüm

Ölümsüzlükse nazire ettiğim

Bir isyan susa kaldığım

Bir feveran sessizliğin kundaklandığı

Varsın olsun bir heyelan senin asi varlığın

Asil yüreğinde konakladığım kadar bahtiyarım…


( İzbelerde Yatıya Kalan Hüznüm başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 21.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.