Düşlerin tek/elinde saklı sırlarım
var ve de çoğu sırra kadem basan…
Dualarım var halk dilinde göğün
müdavimi.
Sözcüklerim var, hafız:
Aşk dilinde yalnızlığın ikamesi.
Görkemli bir tanrı saklı içimde ta
bam telimde
Firar etti edecek aşkın nüktesi
Sanrıların kıblesinde
Sancılı bir canlı olmanın nesi kötü
hem?
Dervişliğim ve dağınıklığım
Ruhumda saklı tebessümlerle temiz
tuttuğum fıtratım
Ne isyankârım ne sıradan
Asi/l bir çiçeğim bazı bazı
Hali hazırda saklıyım gök kubbenin
nezdinde
Mademki ismiyle yaşar insan
O halde çarp ruhumu ve yaşımı iki
ismimle
Bedeller ödedim ismime nasıl ki
nazire yazar ozanlar
Beni ben yapan
Kayığım bazen su alan
Aşk en nüktedan yoldaş
Aşkın ümmeti ve çıktığım yokuş
Varamadığım yaka
Varsa yoksa yakamdan düşmez acılar.
Rüzgârım ben rüştünü ispatlamış
Renklerin beyazına düşkünlüğüm
Nasıl da yorgunmuş şehir ışıkları
Ve işte söz döndü dolaştı geldi şehre
Şiirin müptelası yedi tepe, hafız
Bense aşkın müdavimi ve yongası ömrün
Sevecen yüreğimde demlendikçe
demlenir hüzün
Kaçsa rantı bu özlemin…
Mizacı şarlatan olsa ne ki dinmeyen
öfkesi insanların…
Mealim yok benim tüttüğüm kadar
tuttuğu elim Rabbin
Sadık olduğum kadar bilinmeze
Aşkın temaşası saklı içimdeki
dehlizde
Şadırvanı yerin göğün
Şahikanın ömrü ve sürüklendiği rüzgâr
Gönül koyarım bazı bazı sevdiklerime
Nasıl ki sevgidir bana iyi gelen
devasa tebessüm.
Bir renksem, beyaz
Nasıl da saklı tuttuğum içimde dinmez
asla nazı niyaz
Hürmet ettiğim kaderin bam telinde en
pervasız
Yüreğimden dökülenler izini sürdüğüm
kadar hafızamda saklı
Bilindik bilinmedik neyse sağdıcım
Hızır
Hafızladığım günler geceler
Tutuklu ruhum bilgiye
Öğrenmenin de yaşı yok öğretmenin de
Yaşaran gözleri kubbenin
Minnet de etmediğim bir Allah’ın kulu
Riyasız ve pervasız çatlamazken sabır
taşım
Şükrüme müteşekkiri bazen suskun
kelamım, hafız.
Ele karşıtı kimisi
Nasıl ki el elden üstün.
Ellerimden de tut beni, hafız:
Bak nasıl titrek ve masum ve beyaz
Hala temiz kalmayı başardığım kadar
Başımdan da aşkın derdim tasam
Bir taslaksa ömür ve şiir
Daha ne yazdım, be hafız?
İmlecim, solum ve sağdıcım
Hüznüm muktedir nice şiire
İçtimada geçtiği ömrün:
Kime niyet kime kısmet?
Mademki kader bunu ön gördü
Yalnızlığımın sallantılı kayığı ve
saltanatı
Aşka aşeren sevgi dolu varlığımın her
damlası
Bense şahikanın kanadına konan
kelebek gibi
Gel gör ki:
Ne şiirleri ne sevdam kelebek ömürlü
Ölümüne sevdiğim, yazdığım
Kanaat ettiğim kadar kardığım önüm,
arkam ve varlığım
Kaybolmaya dair bir hüzünse içimde
şerit değiştiren
İçimde kalan bir ukde ise mutluluk
Nasıl ki şiarım, aşk, hafız.
Zimmetliyim ben evrene ve bilinmeze
Kayda değer ne var ne yok elbet saklı
tinimde
Bir rengin alacası
Bir duanın hikmeti
Ömrün bilmem kaçıncı demi
Derlediğime bakma sen
Dertlendiğime bak
Gel gör ki: Allah var gam yok madem
Gamlı notaların sırrı sır dolu aynada
saklı
Gem vurduğum nice duygu
Aşk bu, aşk, hafız
Bilmez ve duymaz da bir Allah’ın
kulu…