Özrümle geldim huzuruna,
Meali olmayan düşlerimden çaldığım
her şiiri de
Sana sundum, mavilim.
Ve bir rakkas gibi aşka meylettim
Titreyen sesimde aşkın kanatan
Yasında yaşlar döktüm
Aslında sendin düşen gözümden
Elbet dinmeyen feryadım
Yazgımsa saklı tutulası bir aşkın
Ön sözü olmalıydı gök yüzlü semazenin
Eteklerine dolanan ellerim.
Rengimdi matem
Aşkı mahrem bilen bir sitem
Niyazı asla susmak bilmeyen
Çarpıldığım kaçıncı yemin kaçıncı
hazan?
Sessizliğin iz düştüğü her gece her
mevsim
İki yakası ayrı düşmüşken fermanın
İki yarımdan bir araya gelmeyen bir
meram
Sözcüklerin aksinde yanıp sönen
Günü değil geceyi seven aşk yüklü
izdiham.
Meltemden yana kaygım
Kanamalı dizelerden ayrı kalamadığım
Bir fetvadan da öte
Nirengisi yüreğin sinesinden
Firar eden sayısız kelime
Elbet ihbar edilesi bir öykü
Dikiş tutmayan bir yıldız
Işıyan gözlerinde mevsimin
Aşka âşık sefil bir köle.
Bir milatsa günü kovaladığım
Bir miat ise sessizliğin feveran
ettiği bir rengin
Hangi tonunda saklıdır aşk?
Hangi aşkta saklıdır mutlu son?
Belki de aşkı değerli kılan
O imkânsızlığın deveran ettiği bir
denklem
Acıyla pişen ömürden
Firar eden rüzgârın
Hangi ayağında saklıdır niyazı
sönmeyen
Bir resimde asla olmayan?
Dingin bir haletiruhiyeye ise özlemim
Öznemle cirit attım ben
Göğün kıblesi
Varlığında hicreti
Düştüğüm müşkülden
Azat edilmeyi bekleyen
Sıra dışı bir özlem besleyen
Yarım kalan dünden
Kopup gelen bir hükümlü gibi
Tecrit edilmekte mutluluğa
Kılıf geçiren bir zeminde saklıdır
masumiyetim
En pembesinden ve beyazın eşliği
Eşiğinde kaykıldığım bir düş gibi
Tümlenen varlığıma şerh düşen kaderin
ta kendisi
Varla yok arası mutluluk olsa olsa
Yüreğin görünmeyen soluk künyesi.