1 Bir Firavun Yaratmak—3.bölüm--

Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 30.08.2020
Okunma Sayısı : 1739
Yorum Sayısı : 1


Hz Hüseyin’in şehid edilmesinden hemen sonra Yezit’e karşı  ilk zamanlar öyle çok şiddetli bir muhalefet olmadı. Ancak Özellikle Mekke ve Medine’de yavaş yavaş aleyhine dönüyordu bu iki şehir. Çünkü Yezit gerek Mekke’ye gerekse Medine’ye oldukça beceriksiz valiler atadığı gibi bu valiler Emevi soyundandı.

Halkın kötü yönetilmesi, vergilerin halkın belini bükmesi gibi sebeplerle büyük bir hoşnutsuzluk başlamıştı.

Mekke ve Medine halkı Yezid’e bir heyet gönderdi. Bu Heyet yezit tarafından çok iyi karşılandı, kendilerine ihsanlarda bulunuldu. Ancak heyet Yezit’in tam bir zevk düşkünü olduğunu, bir halfe olduğu halde içki içtiğini, vaktini köpeklerle geçirdiğini, sarayında dansöz oynattığını gördü ve Medine’ye, Mekke’ye dönünce bunu halka anlattılar.

Hz. Hüseyin’in katlinde olan rolü dolayısıyla zaten Yezit’e karşı soğuk olanlar ona karşı bir muhalefet cephesi oluşturdular ve ‘’ Biatımızı geri alıyoruz.’’ Demeye başladılar.

Yani biraz sonra okuyacağınız olayların ana sebebi Hz. Hüseyin’inkatli değildi. Zira biraz sonra okuyacağınız Harre olayı ve devamı 683 yılında cereyan etti oysa Kerbela olayı 680 de...Hz. Hüseyin eğer olayların ana sebebi olsaydı bu insanlar üç sene neyi beklediler ki?

Yezid’e karşı gelenlerin başında pek çok peygamber sahabesi olduğu gibi halifeliğe kendisini uygun gören İbnü’z Zübeyr de  bulunmaktaydı ki ayaklanmanın Mekke kolunun başında o vardı.

Kendisine karşı açık bir ayaklanma gören Yezid, Müslim bin Ukbe adlı komutanını isyanı bastırmak ve bu insanlardan tekrar biat almakla görevlendirdi.

Müslim bin Ukbe bazı rivayetlere göre 9.000 bazı rivayetlere göre 29.000 kişilik bir orduyla yola çıktı ama bu orduda en dikkat çeken husus 500 civarında çok iyi silahşor, tam bir insan kasabı olan Bizans-Rum paralı askerlerinin bulunmasıydı.

Medineliler, Medine civarında Harre( Volkanik Arazi) denilen yerde mevzilendiler ve 27 Ağustos 683 Tarihinde iki taraf arasında müthiş bir çarpışma oldu. Tabii ki ellerinde doğru düzgün silah bile olmayan Medinelilerin bir zafer kazanma şansları hiç yoktu. Olmadı da.

Savaşta pek çok Medineli ve Yezit Muhalifi öldürüldü. Bunlardan 80 kadarı Peygamberimizi bizzat görmüş sahabelerdi. Toplam ölü sayısı kimi kaynaklara göre 9000 kimi kaynaklara göre 300-350 civarındaydı.

Müslim Bin Ukbe sağ kalanları ‘’ Yezit’in Kulu ve kölesi olarak biat ettim’’ Şeklinde biat etmeye zorladı. Bu şekilde biat etmeyen erkeklerin anında kafaları kesildi. ( Kadınlara ne oldu? Az sonra.)

Peygamber sahabelerinden Ebu Said el Hudri ‘’ Allah’ın kitabı,peygamberin sünneti üzerine biat ederim’’ Diyerek istemeye istemeye biat ettiği halde bu şekilde biatı kabul etmeyen Müslim bin Ukbe onun sakallarını yoldurdu.

Daha sonra?

Daha sonra Müslim Bin Ukbe, Medine şehrini üç gün boyunca askerlerine serbest kıldı. Yani üç gün boyunca kendi askerleri Medine’de her şeyi yapmakta serbesttiler. Peygamberimizin defnedildiği ve Müslümanlar dışındaki tüm dinlere mensup olanlara yasak olan Medine’de 500 Bizanslı  ve küfr de Bizanslılardan aşağı olmayan  Pek çok sözde Müslüman  pek çok kadının- kızın ırzına geçti ki bu kadınların-kızların daha sonra doğurduğu çocuklara ‘’Harre Evlatları’’ Dendi.

Sonra?

Sonra Müslim bin Ukbe Mekke üzerine yürüdü ama yolda bilinmez bir sebeple geberip gitti.
Ordunun başına Hüseyin bin Numeyr geçer.

Hüseyn bin Numeyr, Mekke’ye gelince şehri kuşatır ve Kabeyi mancınıklarla taşa tutar. Kabe yıkılır. Örtüsü yanar. Ancak uzun  sürmez bu kuşatma. Zira kuşatmayı yapan orduya Yezit’in ölüm haberi gelir. Ordu gerisin geri Şam’a döner.

Evet, görüldüğü gibi iki çok büyük felaket sadece üç yıl süren Yezit’in halifeliği esnasında vuku bulmuştur.

Yezit, bir yerde sadece üç yıllık bir saltanat için aklın mantığın asla kabul edemeyeceği bir şekilde Peygamber müjdesine nail olacak komutan olabilecekken, Firavun misali lanetli bir insan durumuna gelmiştir.

Peki Yezit’in ölümü nasıl oldu?

Bu konuda üç rivayet var:

1- Bir maymun tarafından ısırıldı ve bu olaydan bir müddet sonra yatağında kömür gibi kapkara bir şekilde kararmış olarak öldü.

2- Bir başka rivayete göre bir gün av esnasında adamlarından bayağı uzaklaştı. Bu esnada bir köylü gördü ve ondan emredek su istedi. Karşısındakinin yezit olduğunu bilmeyen adam suyu isteksizce getirince adama ‘’ ben senin halifenim. Bana saygı göstereceksin’’ Dedi. Adam karşısındakinin Yezit olduğunu anlayınca ‘’ Sen Hüseyin’in katilisin.’’ Diyerek üzerine yürüdü. Yezid’in atı korktu ve şahlandı. Yezit, attan düştü ama ayağı üzengiye takılmıştı. At koşunça kafası taştan taşa çarparak öldü. At, Yezid’in adamları tarafından bulunduğunda üzengide sadece Yezid’in ayağı kalmıştı. Vücudu paramparça olmuştu

3- Bir diğer rivayet de 2. Rivayetten farklı değildir. Buna göre de bir av esnasında attan düştü ve kafasını taşa çarptı ve öldü. Bu arada ağzına taş girmişti. Dişlerini kırarak ağzındaki taşı aldılar..

Evet, 12 Kasım 683 de ölen Yezid  Şam’da Bâbü’s Sagir denilen yerde gömüldü ama burada uzun süre kalmadı cenazesi. Önce ilk Abbasi Halifesi Ebu’l Abbas Abdullah tarafından, daha sonra Türk Hükümdarı Timur Tarafından gömüldüğü yerden çıkartıldı kemikleri ve sağa sola atıldı. Her seferinde toplanıp bir yerlere defnedilen kemiklerin olduğu yer şu anda çöplükmüş..

Bu arada ekleyelim: Bu zulm maalesef Yezid’in ölümü ile son bulmaz. Yezid’in ölümünden sonraki  iki yıl içinde iki halife değişikliği birden olur Emevi tahtında ( II. Muaviye- 40 gün ve 1. Mervan 685 yılına kadar.) ı. Mervan zamanında Kabe bir kez daha taşa tutulur Emeviler bağlılığı sebebiyle Kuleyb ( Köpek yavrusu) denilen Haccac-ı Zalim tarafından..

Evet, dünya Süleyman’a bile mülk olmamış ama gelin görün ki aklın, mantığın kabul edemeyeceği ne hırslar yaşanmış, üç günlük ( ya da yıllık) bir saltanat için ne kanlar dökülmüş öyle değil mi?


( Bir Firavun Yaratmak—3.bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.