Şimdi başlığı görünce pek çok vatandaş ‘’ Bizim Sami hoca  sanırım ta Direkler arasından, Darülbedayi’den, Naşit Efendiden, İsmail Dümbüllü’den, orta oyunundan, tuluattan filan bahsedecek’’ Diye düşünmüş olabilirsiniz ama değil. Eski Ramazanlar ve Bayramlar derken hemen bir sene öncesinden, bilemedin bir kaç sene öncesinden yani oldukça yakın geçmişten bahsedeceğim.

Evet gerçekten de nerede o eski Ramazanlar.

Mesela bir kaç sene önce eski görev yerlerimden biri olan Sandıklı ilçesinin üç ana caddesinden ikisinin başına ‘’ Hoş geldin Ya Ramazan’’ Yazısı konmuştu. Bu yazı öyle sök tak cinsinden bir yazı olmadığı için de senenin her günü o caddeden Sandıklı’ya girenler ya da çıkanlar ‘’ Hoş Geldin Ya Ramazan’’  Yazısı ile karşılaşırdı. Hatta mizah konumuz olmuştu ‘’ Sandıklı’dan içeri giren herkes istisnasız Ramazandır.’’Diye. Sonra olayın farkına varıldı ve ‘’ Hoş Geldin Ramazan’’ ın altına ‘’ Ya Şehr-i ‘’ ilave edildi ve yazı Hoş Geldin ya şehri Ramazan oldu. Bir müddet de ‘’ Sandıklı’da her ay Ramazan’dır’’ matrağı yaptık. Sanırım benim tayinim çıktıktan sonra değişti...

Yani gerçekten de nerede o Eski Ramazanlar. Düşünsenize bir kez ‘’ Hoş geldin ‘’Diyorsunuz, bir daha hiç bir yere gitmiyor)))

Mesela eski ramazanlarda bütün gazetelerimiz başlardı Ramazan Ayı sayfaları yayınlamaya. Ne güzel de reklamları olurdu

-Koş vatandaş Gelll… Geeelll… Gellll…Ramazan’a özel…Bir gazete alana iki yüz elli gram iftariyelik Mekke Hurması bedava…
-Koş vatandaş koşşş…Kuşe kağıda basılı büyük boy Mızraklı İlmihal bizde…
-Yetiş vatandaş kaçırma…Oruç Tutma Rehberi(!) Ramazan Ayı boyunca tüm okuyuculara bedava.
-Duyduk duymadık demeyin…Önceki aylarda verdiğimiz gibi Ramazan Ayında da vermeye devam ediyoruz. Üstünlüğümüz tartışılmaz.
-Come on baby…We give Holly Bibble.( Bu, araya kaynak yapan misyonerler )
-İkizlere takke…Ramazan ayı boyunca..Kaçırma vatandaş! ( Yanlış anlaşılmasın..İkiz olanlara namazda başlarına taksınlar diye takke veriyorlar. )

Artık ‘’ Dinimi öğreniyorum’’ Serilerinden tutun da rahle boy mealli Kur’anlara kadar , Ashab-ı Kehf dizisinin Cd lerinden, zikir-matiklere kadar ne varsa dağıtırdı gazeteler…Zikir-matik veren gazeteyi alsan ilmihalden mahrum kalacaksın, ilmihal verenini alsan bu sefer de cd ler ağlayacak arkandan. Tüm gazeteleri alsan para mı yeterdi? Ama bulur buluşturur yetiştirirdik eski Ramazanlarda.

Gazetelerin Ramazan sayfaları da şenlenirdi Ramazan ayında.

Açardınız…Sol sayfa…İlahiyat Profesörü Abdurrahman Felfecri, vatandaşa va’zü nasihatta bulunuyor: ‘’ Ramazan ayı diğer aylardan daha fazla hassas olmamız gereken bir aydır..Bu ayda her zamankinden daha fazla gözümüzü haramlardan sakınmalıyız.’’

Göz bu…İlle gazetenin sağ sayfasına da kayar…’’ Flaş, Flaşş, Flaşşş…Bizden kaçmazzz…Ünlü yıldız Mualla Kaymak’ı Bodrum Plajlarında üstüz güneşlenirken sadece biz yakaladık.’’ Tabii ki Mualla Kaymak’ın meme-mestan ortada boy boy resimleri…Hatun telefon edip özel olarak çağırdığı muhabir ve kameramanlara çıkışmaktadır…’’ Ayol neren de aldınız kokumu?’’

Bir tarafta iftariyelik hurma resimleri, öte tarafta meme-mestan Mualla Kaymak… Ye Memmed ye.

Bir başka gazetenin Ramazan Sayfası şöyle olurdu

‘’ Ramazan ayı sevgi, barış, hoş görü ve kardeşlik ayıdır ‘’

Hemen yan taraftaki Ramazan Ayı sayfası olmayan sayfa da söyle olurdu:

‘’Suriye’de Esed kuvvetleri ile muhalifler arasında çıkan çatışmalarda sekiz kişi öldü. Mısırda iç savaş başladı…Boşanmak isteyen karısını İstanbul’un en işlek caddesinde çocuklarının gözü önünde on yedi yerinden bıçaklayarak öldürdü.’’

Aaaah aaah nerede o eski Ramazanlar. Şimdi Korona belasından kimse sokağa çıkıp da karısını delik deşik edemiyor. Etse de bizler sokakta olamadığımız için göremiyoruz, görüntülerini çekip watsaptan tv kanallarına gönderemiyoruz tv ler de her habere yetişemediğinden böyle güzel haberlerden mahrum kalıyoruz.

Ama yine de sevgili Tv yapımcıları bizler için yeni eğlenceler buldular bu Korona günlerinde... Mesela ‘’ Çocuğun babası kim? Azz sonra stüdyoda yapılacak DNA testi ile açıklayacağız’’ Programları ile pek çok eksiği kapattılar sağ olsunlar. O değilde çocuğun babasının kim olduğunu çocuğun annesi de bilmiyor iyi mi?))) bu arada sağolsun var olsun dünyanın ıssız bir adasında karantina altında yaşam mücadelesi veren yavrularımızın hazin hallerini de eskiden olduğu gibi yine Survivor sayesinde seyrediyoruz bu Korona günlerinde.

Neyse…

Ramazan ayında televizyonlar daha neşeliydi eskiden.Tüm kanallarda Ramazan ayı programları vardı. Bu programlarda ise genellikle bazı şeyleri esprilerle anlatan meddah tipli hocalar büyük reyting toplardı. ( Mesela Cübbeli Hoca..Bu sene yoktu tv lerde.)

Vatandaş sanki hayatında hiç duymamış, öğrenmemiş gibi sorardı:

-Hocam..Denize girsem orucum bozulur mu?

Bu soruyu eğer Cübbeli Hoca’ya sorduysanız ayvayı yediğinizin resmiydi. Dünyanın nasıl yaratıldığından başlar konuya…Hz. Musa, Hz. İsa dönemlerini anlatır. İslamiyet öncesi cahiliye dönemini de anlattıktan sonra program yapımcıları uyarır ve o da saatine bakardı.

-Hay Allah zaman nasıl da geçmiş…Gelelim sorununuzun cevabına…Efendim siz denize girerseniz orucunuz bozulmaz ama deniz size girerse bozulur.

-Hocaaammm…Mesela çok terlemek…Orucu bozar mı?

-Genel kural şudur: Size giren her şey orucunuzu bozar..Bu ister bir çivi olsun, isterse başka şey…Nereden ve ne şekilde girdiğinin önemi yoktur…Girdi mi? Gitti oruç. Sizden çıkan hiç bir şey orucunuzu bozmaz.İster ter, ister çiş ve kaka, Doğum bile orucu bozmaz…Yani kısaca: Girerse bozulur, çıkarsa bozulmaz. Genel kaide budur.

Vatandaş üşenmez açar telefonu ve programdaki hocaya sorardı:

-Hocam ben şimdi oruçluyken benim hatunla oynaşsam, sevişsem, orucum bozulur mu?
-İhtilam olmadığı taktirde bozulmaz.

Adam seslenirdi karısına.

-Lan hatun gel…Bozulmuyormuş. Hoca ‘’İhtilam olmadıktan sonra bozulmaz.’’ Dedi. İhtilam her neyse bizde öyle bir şey olmuyor nasılsa...Gel de kaldığımız yerden devam edelim.

Vatandaş doğrudan doğruya televizyon programlarına katılıp orada da merakını giderir. Oturup canlı canlı seyrederdiniz.

-Hocammm...Ramazan kemeri ne derisinden yapılıyor?
-Ramazan kemeri değil muhterem kardeşim Ramazan kameri…Yani Ramazan Ayının geldiğini belli eden, ayın hilal şeklinde görünmesidir bu.
-Hocammm..Duyduğuma göre hasta olanlar oruç tutmuyormuş doğru mu?
-Doğrudur kardeşim. Eğer hasta iseniz orucunuzu bir başka zaman kaza edersiniz. Tutmayabilirsiniz.
-Hocam ben Süheyla’nın hastasıyım..Demek ki oruç tutmayacağım. Bir de ‘’Hastasıyız Dedeeeee’’ Olayı var.
-Hasbinallah ve ni’mel vekil...Öyle değil yahu…
-Hocaaamm..Şimdi benim rahmetli dedem geçen sene öldü. Ben onun yerine de oruç tutabilir miyim?
-Rahmetli deden , o rahmetli haliyle geçen seneye kadar hem oruç tuttu hem de yaşadıysa, zaten cennetliktir..Tutmasan da olur..
-Hocaaaammm...Balıktan oruç olur mu?
-Bu nasıl soru yahu?
-Pardon hocam...Kurban bayramında soracaktım bu soruyu. Karıştırmışım.

Milletin oruçta gözü yoktu ama ‘’Laf olsun, torba dolsun ‘’ Misali sorardı da sorardı.

Korona günlerinin en fenomen sorusu ve cevabı ise ancak şu kadarcık olabildi:

SORU: -Hocaaammm. Ben evli bir erkekle uzun süre cinsel ilişki yaşadım. Ha, bu arada ben de evliyim. Ama benim cinsel ilişki yaşadığım erkek beni tamamen terk etti. Şimdi bu adam kul hakkı yemiş midir? Yemişse bunun vebali nedir?
CEVAP: -Hanım kardeşim ! O adam çok ayıp etmiş.

Evet evet, soru ve cevap aynen böyleydi bu sene...

Haaa..Bir de Ramazana özel oteller, Ramazana özel iftar menüleri vardı ki evlere şenlik.( Maalesef onlardan çok mahrum kaldık bu Ramazanda )

-Gel vatandaş…Koşşş…Beş yıldızlı otelimizde yedirelim, içirelim, geçirelim…Güzel bir Ramazan  geçirelim yani.

-Kaçırma vatandaşşşş…İftar özel menümüz: La salade du berger (çoban salatasıdır aslında), concombre au yogourt (Bizim cacık yani), Pâte feuilletee aux epinards ( Bildiğin ıspanaklı börek ), alcoolisees boıssons non ( Alkolsüz içecek…Ramazandaydık ne de olsa. ), les légumes farcis froids au riz (Alt tarafı bir dolma..Bu kadar ıkınmaya gerek var mıydı? ), de tripes (Bildiğin işkembe çorbası ), tous les légumes cuits à l’huile d’olive et consommés froids (zeytinyağlıyı bile ne hale sokmuşlardı.)


-Goş vatandaş yetişşşş..Bizim Hotelde sıpa bile var.
-Ula İsrefil…Allah belayı vere e mi ? Ula oglım..Gaç defa dedik sıpa degildir..Spa…Allah’ın gırosı...Bir türlü ögranamadı.


Veeeee…Bir de şu vardı eski Ramazanlarda

-Ula o Sami denen herif nereyedur? Nerede oturay? Adresi nedur o  herifun?
-Niye ki abi? Ne yapacaksınız Sami’yi?
-Ağzini, burnuni yamultacaaaz namissizin daaa.
-Yahu niye ? Ne yaptı Sami size? Hem siz kimsiniz?
-Haçan daha ne yapacak…Üç aydir bize hakaret edip duriy…Ha pu Recep, Ha pu Şaban, Ben da Ramazan…Soracağuz oğa kimmiş ayi?

Bu sene hâlâ beni arıyorlarmış.

Beni tanımıyorsunuz soran olursa tamam mı?

--BUNLAR İŞİN ŞAKA KISMIYDI--

*****************************

Evet şimdi ciddileşelim biraz.

Ramazan Bayramı ilk kez Hicretin 2.Yılında yani 624 yılında kutlandı.

Peygamberimiz (S.A.S) ve tüm Mekkeli sahabiler memleketlerinden göç etmek zorunda kalmışlar, oldukça büyük bir sıkıntı yaşıyorlardı. En büyük düşmanları en yakın akrabalarıydı.

624 Yılının Ramazan Ayının 17. Günü Mekkeli müşriklerle Bedir Savaşı yapıldı. Bu savaşta pek çok Müslüman öldü. Böyle olmasına rağmen Peygamberimiz bu savaştan sadece 14 gün sonra Ramazan Bayramını ilan etti ve kutladı.

Bu bilgiyi şunun için verdim.

Bugün gerek dünyanın dört bir yanında Müslümanlar katlediliyor gerekse bu virüs belası yüzünden evlerimizden çıkamıyoruz. Bu sebeple de  kahrediyoruz. ‘’ Olmaz olsun böyle bayram’’ Diyenlerimiz var.

Peki sorarım: Biz Hz. Muhammed’in ve onun sahabilerilerin yaşadıkları sıkıntılardan daha büyük bir sıkıntı içinde miyiz?  Onlar her şeye rağmen bayramlarını kutlarken bizim ‘’ Ne Bayramı yahu? Böyle bayram mı olur?’’ Deme hakkımız olabilir mi bir Müslüman olarak? Bence hayır.

O halde?

O halde Cümle Ümmet-i Muhammed’in Ramazan bayramı Kutlu olsun.

Rabbim daha nicelerine, daha güzel daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha mutlu bir şekilde ulaşmayı cümlemize nasip etsin

Her türlü hüznümüze rağmen bu bayram bizimdir. Allah bundan sonrakileri daha uyanmış, daha insan olmuş, daha insanca ve Allah’ın istediği gibi yaşayan kullar olarak kutlamayı nasip eylesin.
( Aaah Aaah Nerede O Eski Ramazanlar, Nerede O Eski Bayramlar. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 24.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.