POLEMİK
Gazetemizde günlerdir sevgili Dursun Ekrem Er’in Sayın Cemal Bey’e yönelik seslenişlerini okuyorum. Belli ki birbirlerine kırılmışlar. Ne aralarındaki konuyu merak ediyor, ne de şu şundan dolayı şu haklıdır diyebiliyorum. Bu durumda hüküm vermek bana düşmediği gibi atışma konusunu da tam olarak anlamış değilim. Üstelik anlamaya çalışmak gibi bir heves ve niyetim de yok. Zaten elimde, Sayın Er’in yazılarından başka bir bilgi yok ki... Tek yanlı ifadeyle bir kanaate varılamaz. Bakalım Sayın Cemal Bey, ne diyor. Şair: “Kabahat kız olsa etseler gelin- Acaba koynuna giren olur mu?” demiş.

Yaygın ve yerel basında bu tür kavgalar çok görülmüştür. Vaktiyle bir tarafta Rapor gazetesinin sahibi ve başyazarı Sayın Hüsamettin Turgut. Öbür yanda yeni, iddialı bir gazete çıkarmaya çalışan rahmetli Sadettin Uçkunoğlu ve Mehmet Kaynarpınar arasında şiddetli bir dalaşma başlamıştı. Zamanla söz dalaşı öyle seviyesiz bir hal aldı ki tarafların birbirlerine söylemedikleri söz kalmadı.

O günlerde köşeme, uygun bir isim aramaktaydım. Gazetecilerin kavgası, bana bir köşe adı kazandırdı. Seviyesiz kavgadan öyle nefret etmiştim ki köşeme ad olarak SEVİYE sözcüğünü uygun gördüm. Bu adı seçmemdeki amacım, yazı ve eleştirilerimi hiçbir zaman bayağılaştırmama niyet ve kararımı vurgulamaktı. Seçtiğim ismi öğrenen bacanağım, rahmetli Hüseyin Kalkan:

-Bacanak bir Türkçe öğretmeni olarak sözcüğün Türkçesi dururken Arapçasını kullanmak sana yakışır mı? Madem seviyeyi düşünüyorsun, onun yerine Türkçesini, DÜZEY’i bari seç demişti. Teklifi memnuniyetle benimsedim. Böylece hem gazetedeki köşemin, hem de bir kitabımın adını saptamış oldum.

Düzey deyince Türk basınındaki akılda kalan bazı polemiklere baktım. En hafiflerini aktarmaya çalışacağım. Ünlü bir yazarımız, Osman Bölükbaşı için: “Soyadınız Bölükbaşı ama siz, manga başı bile olamazsınız.”

Bir başka yazarımız, öbür yazarın beğenmediği bir yazısı hakkında: “Çöpe atsam çöp kirlenir.”

Uğur Mumcu, bir yanıtında: “Gerekirse kanımızı mürekkep, parmağımızı kalem yaparız.”

Dargın olduğu yazarın yanına çıkmayı teklif eden dostuna : “ Onun yanına çıkılmaz, ancak inilir. Çünkü o, çukurdur (alçaktır).” Yanıtıyla terslemiş arkadaşını bir, başka yazar.

Sözün kısası, kentimiz, küçük yer. Bu gün atışanların yarın her an yüz yüze gelmesi kaçınılmazdır. Hırs ile söyleyeceğimiz sözlerden ilerde utanmamamız için “hırsla kalkanın zararla oturacağı” gerçeğini unutmayalım. Toplumu ilgilendiren o kadar çok olaylar oluyor ki günümüzde, onları yorumlayarak okuyucumuza yararlı olmaya çalışacağımız yerde kişisel kavgalara tutuşmamızın kime ne faydası var? Üstelik iki gazetecinin kavgasının insanları pek ilgilendireceğini de sanmıyorum.

Gazetelere yazılar yazacak yaşa gelmiş kişilere öğüt vermenin fuzulî olduğu bilinciyle tarafların eteğindeki taşları dökerek kucaklaşacaklarını umuyorum…

Çünkü kavgadan usandık, milletçe…
( Polemik başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 23.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu