Tütenden sorun beni
Temaşa eden duyguların tekmiline
Hürmet eden doğurgan yanılgımdan
Sorun beni.
Varlığı tensiye eden güftenin
Kursağında saklı
İsyandan değil
Umuttan sorun beni zaman zaman.
Küf kokan evin göğe saldığı
Hasretten yana tutkumdaki saklı nisyanım.
Kehanetlerin erbabı hangi tufansa;
Kazan kaldıran emanetin sol yanında
Tüten namert bir gölgeyse
Korkun sadece.
Tutsaklığından korkun
Nefsine tapan varlığına
Katlanan insanla olmayın yan yana.
Şehit düştüğüm şiirlerde
Elemle aram iyi madem
Tensiye ettiğim siyahta
Neden mi kazılı ismim?
Görmem bile laneti
Gömmem de içimdeki rahmeti.
Yalanların sihrine bandıklarını
Umursamadan
Sevip kulluğuma binaen
En tutarsız fani de olsam
Evrendeki ketum havadan yana derdim.
Sevgiden yana başı eğik kim ise
Saflığımın himayesinde
Kim ise inandığım
Varsın hazan olsun mekânım
Ne mevsime taparım
Ne nefsime:
Varsa yoksa hayallerimden kopamadığım…
Nifak sokulsa bile yarınlarımla arama
An’ımdan asla korkmadan
Dünümü kazıp zaman zaman.
Bir laneti tefsir ederken
Yorgun külliyesinde azat edilmiş
şehrin
Bekasına yenik düştüğüm kadarım.
Aşkı tahliye eden iksirini içtim
Kana kana,
Kanmak nasıl ki meziyetim.
Ketum yılların yol yorgunluğu:
Kalemden sonra yığdığım dünüme
Nazireler eden…
Yükünde ağır aksak bir ölüm
Sunumu çatısında göğün
Kalpazan bir düş niyetine
Bekasında kelamın
İp atlayan imgeler:
Sarı güneşin uğuruna inanıp
Geceye yüreği ile ışık tutan
Kendi halinde bir şiirden çıkıp yola
Kendine gelmeyi umut eden
Kör bir heceyim
İç güveysinden hallice.
Gül, deseler gülemem ki
Ansızın
Kapılıp sihrine dünyanın
Sevemem de laf olsun diye mazeret
Sunmaktan hicap edip
Sadece varlığın delaletine binaen
Nakkaşların arasında
Lehim yapan bir ışık meziyetinde
Solamam gün bitti diye.
Hangi kelimeden yana sunumu
İlahi çatının altına
Sığınmış dünyalık göçüşlerde
Biteviye örselenmeyi şiar edinip
Sevmekten korkar hale gelen
Kâfir bir gölgeden kaçıp
Hıncımı aldığım iç çekişlerimde
Aslıma sirayet edip
Dokusunda ölümün.
Namert bir kul olma edasından yoksun
Tebaasında rahmetin
İnce işli bir deyiş
Sırıtan hayaletlere son bir rötuş
yapan
Aciz bir kinaye
İçin için dertlenmeyi şiar edinmiş
Aşkın kutsallığında
Yüreğine not düşürmüş
Kâfir bir hece olsam, ne çare.
Gülemem durduk yere:
Gül, dendiğinde sadece ismime
Sirayet eden bir tebessümle
İçlendiğim makamlarda
Dışlandığım hicazlarda
Kör kütük âşık bir deyişe yüklenip
Kendince nazına ve naşına dününün
öykünüp…
Zamanla geçer/miş, diyenlerden
olmadım hiç
Sakil bir hikâyede solan o ölgün
çiçekte.