Ünleniyorum içimdeki sessizliği yok
sayıp.
Büyüyorum
Oysaki küçülmeyi mesken tuttum bir
ömür.
Küçümen öykülerine
Öykündüğümü
Kim hicvetti ki?
Dağınık ruhum
Yorgun kıyamdaki dimağım.
Yangınım ne de olsa
Yanıldığım kadarım
Ve atar damarım
Ölümün uzvunda
Bir sakil yüreğim.
Batılımın gazabı,
Aşkın hükümranı
Gölgelerden alır gücünü kötülük
Oysaki sevsem de siyahı
İçimdeki beyaz tenli çocuk kadarım.
Şimdime sormayın beni asla:
Evet, asla da hırpalamayın düşlerimi
Mezardaki çiçek kadar acı tadım
Acımdan ölmedimse
Yeniden doğacağımı da ummayın.
Gölgemler boy ölçüşürüm gün ve gece
Varsın sitem etsinler aşkıma
Varsın kırsınlar beni hece hece
Dizlerimde yorgun acılar
Secde ettiğim Rabbimden yana yok
tasam
Eğilip bükülmeden sevmeyi
Bana öğretendi atam.
Kibrimden yana da yok derdim
Gülsem de için için
Ama sadece kendime
Bazen buruk bir tebessüm
Çığlık atar
Dudaklarım mühürlü ne de olsa
yalanlara
Susmayı beceremediğim kimi zaman
Ah, bir de bezesem kimini yalan denen
Zindanda uyutulmayı kim hicvettiyse.
Yanıp yakıldığım
Sadece dünümde saklı aşklarım
Belki beşerden belki şirk koşan
Zalimden korkum
En azından zararsız tüm yankım
Ses olmayı ne yazık ki beceremedim.
Günümü öğüttüğüm her geceyi
Yüreğimi unuttuğum her heceyi
Unutulduğum şu kuytuda
Gelip de
Nasılsın diyeni
Elbette baş tacı bildim:
Hele ki sevgiyi boyutsuz yüklendiğim
Bazen susup acımı gizlediğim.