İçimin aryalarını didikliyorum:

İki büklüm hüzün,

Şerrine lanet okuyanlarda yok asla gözüm.

Hem dünden kalana hükmeden

Bir de an’ımı delip geçen gözlerinde,

Kıyama durduğum onca şiirde

Şehir bile cümleten benimle nöbette.

 

Sitemlerimi gömdüm,

Ölüm çıksın ki;

Ne pervasız ne arsız bir rabıtayım:

Bir yüzüm nasılsa hüzün,

Deryaları dingin bilip sığlardan

Kaçan ölgün mizacımda

Kabuk bağlamasından tutun da

Aldatıldığım bunca safsatada

Ölümü arzu eden bir ruhum;

Sevgiden öte bildiğim bir duygu olsa keşke,

Keşke ölüm makamına gelmeden

Bir türkü kadar pelesenk olsam

Sevdiklerimin yüreğine.

 

Deryalardan mı sızdım ne?

Deli rüzgârlarla kalıbımdan mı taştım?

Derdin de dermanın da şeceresi

Rahmetin kursağında madem,

Ne dedimse sanma asla yalan,

Ne duydumsa

Varsın bozguna uğrasın

Yazdığım bunca ferman.

 

Aşka sirayet edenden korkmam ki;

Asla korkmam sözünün eri,

Sevginin neferi kimse teyakkuzda:

Bin defa yanılsam da

 Sevmekten gayri

Neyin tutsağı oldum sanırsın bunca sene?

 

Örtündüğüm şiirden;

Kalıbını basan onca şairden;

Zehrimi alan dost meclisinden de korkmam,

Kendimden korktuğum kadar da

Düşman bildiğim sadece içimdeki arsız tufan.

 

Derli toplu olmalı şairin ölümü,

Sevip de aşka kucak açan yüreğinde

Kaybolmadan asaletin dokunuşu,

Arsız bir sevgili olmalı yine

Bağrına bastığındansa

Basıp geçenler olsa da defalarca üzerinde.

 

Aşka tutuklu,

Zanları olsa da izafi,

Kambersiz düğün misali

Özleme banıp banıp geceyi,

Safi yanılmışlığa paye verir elbet

Yüreğin kırık bir köşesi.

 

 

Zorba hüzün bile bıkkın günden,

Bir kıymet bilip bir de fıtratı rahmetle

Yıkandığım gün ertesi.

Ölümlü hücrelerim,

Ölümüne hücremde;

İrkildiğim gecede kanıksadığım

Derli toplu üç beş cümle olmalı

Nazarımda azalan ömrün,

Gıyabında sunulan sevgi ile örtündüğüm

Biraz da neşeyi buyur etsem soframa

Sonra da didiklesem biteviye.

 

Sükûtun deminde derlediğimle

Sızan yıldızların tekmiline

Nazire ettiğim kara gece.

Günde eremediğim sükûtun dibi yanmışçasına

Gönülde pervasız aşkımın suruna yatıp da

Evveliyatımdan nasiplenip

Vakur yarınları tıkarken gönül çekmeceme;

Bir de fıtratın alâmetifarikasından

Çektiğim bir ton çekinceyi istifleyip

Yonttuğum yarınların menzilinde

Dimdik bir sureti elimle koymuş gibi

Edilgen bir gölgeyi de

Dikerken ömrün ufkuna.

 

( İki Büklüm Hüzün... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.