Filistin diyorum Kudüs diyorum 
utanıyorum zindana atılan çocuklardan …
ciğerim parçalanıyor gece gündüz
haykırışım var 
dökülüyor ruhumdan öfkenin bin türlüsü
sapan taşlarına takılıp fırlatılıyorum


göğsümde yanıp tutuşan kinim var
kurşunlanıyor İbrahim Musa İsa
vuruluyor alnından Muhammed


suçluyum bu şehirde
doğuştan ölüme namzet bir çocuğum
şehitlik, gazilik şerefim benim
çünkü benim adım Kudüs
çünkü benim adım Filistin


Davut soyundanım Süleymanın Yusufun memleketinden
çile benim yazgım 
Zekeriyanın gözünden akan yaşım
meryemin göklere erişen feryad-ı figanıyım
İsmail soyuna vurulan son mühür benim
Yahyanın sinesinde kanıyan yarayım
isra gecesi secdeden kalkıp gelen kutlu müjdeyim



*


rüyama düşen çığlıkların sahibi
ölümün kucağında filistin
koca coğrafyanın ortasında bir ceset
Ömerin gözlerinde isyan edesi bir bakış
zeyneplerin avuçlarında öfkeyle sıkılan taş
kinle taşlaşmış bir yürek

Mescidi Aksa esir
Mescidi Aksa hüzün
Mescidi Aksa beni bekliyor



rüzgar getiriyor ağlayan çocuk seslerini
kan akıyor bulutların damarlarından 
haykıran güneşin intikımı tutuşturuyor kalbimi
üşüyor duygularım titriyor vucudum
buz kesilen nefesin artık bir hükmü yok
Kudüsü yaşıyorum yirmi dört saat


Allah aşkına Peygamber aşkına 
yedi cihan her seher vakti
ışığını saçsın doğmakta olan güneş
her gece dolunay aydınlatsın çehreni
bitsin artık sessizliğin çığlığı
neden susarsın konuş artık kudüs
çekme ellerini ellerimden
gönlüme düşen aşkını çok görme
kutsalım diye sevmişim seni
bırakma gözlerini gözlerimden 


Muhammed aşkına Ömer aşkına
tekbir dağına gölge düşmesin
kızıldan kaftan giydirilmiş bağrına 
ebabiller taşlar taşıyor göklerden
lime lime yüreğimi koy sapana 
fırlat kahpe üstüne 
bahtımda sevdandan yana adanmak varmış
zihinlere çivilenmiş acılar çekiyorum
yetim kalmış çocuklarına ağlıyorum 
elimi uzattığımda dokunabilecek kadar yakınım sana


*

öfkeli bir namlu gibi nasırlı elleri
henüz göbeği kesilmemiş çocukların
bitmeyen bir intikamın acısını çekiyorlar
bir nefesçik yaşamak için
bir yıldızı kucaklamak için 
her gece ağlıyor için için,
ağlıyor mescidi aksa
ağlıyor kudüs 


çıldırtan sessizlik ,çaresizlik meğer bir hiçmiş....
ağlatamadım yüreğimi şöyle kan kırmızısı gözyaşlarıyla...
vur kalbimi kocaman kurşunla 
şehit olayım senin için…
ağıtlarınca selam olsun 
müjdeler olsun gökyüzünün mavisine
çocuklar kudüs diye sevilsin
anneler kudüs diye emzirsin sabileri
çiçekler kudus niyetine koklansın
her nefes kudüs olsun
kudüs olsun her çığlık




benimde yüreğimde fırtınalar kopuyor
yüreği Kudüs için atan çocuklar yetiştiremedim
Ömerler Hamzalar yetiştiremedim
onun için seccadelere düşüyor kan lekesi
onun için serçeler vuruluyor 


*


şehit diyarı Filistin 
yeryüzünün şehid halkı
beşikteki bebeklere ölüm kusuyor israil
açlık ve çaresizlik var
sapan taşlarına karşı, tanklar, helikopterler
havadan , karadan bombardımanlar var
savaşın da bir adaleti olmalı
Kudüs ile ilgili rüyaları bitirdiler
bağrıma saplanan bir hançer
böğrüme vurulmuş bir yumruk Filistin


daha dünyaya gözünü açmadan 
bebeklerin cennete gönderilmelerini seyrediyorum
yok mu bir Selahaddin daha 
Kudüs semalarında yeniden haykıracak 
bir kahraman daha çıkmayacak mı
Firavunlara dur diyecek kudüsü kurtaracak
ikinci Salahaddin olmayacak mı


*


namluların ucunda can çekişiyor filistin
barut kusuyor makinalı tüfekler
şimşek gibi yakıyor yangın içinde yangın
taş üstünde taş gövde üstünde baş
genç, ihtiyar ,erkek,çocuk, kadın
sokaklarda cesetler 
mahalle köy ev ev bir vahşet yaşanıyor

Kudüse yürüyelim
her bir yanı gözyaşlarıyla ıslanmış
ağaçları kanla sulanmış kente 
tekbir sesleriyle tekrar şenlesin sokaklar
bitmiş olan umutlar alevlensin
iman, özgürlük uğruna
vatan bayrak din uğruna 
yeminler verelim 
dönmek yok asla bu yoldan
hedef Kudüs olsun



“gökte yaratılıp yere indirilen şehir.”
görkemli Süleyman Mabedi
mermer ve çinilerle bezemiş. 
mavi yeşil ve sarıyla karışık 
Kudüsten yana dualarımı var
umutlarım var 
dertlerim acılarım var
rüyalarım var …


*

ruhumun tül perdeli penceresinden
Kudüse.. Her gün yeni den aşık oluyorum
bir gün Kudüs, 
diğer gün Kudüs 
ertesi gün yine Kudüs oluyor bu aşkın adı
her adım her kalp atışı 
daralıyor vakitler
daralan kalbimin karanlık taraflarını
yakıp aydınlatıyor Kudüs 




susturulmuş coğrafyaya tebessüm ederken şafak 
bir kelebek olup gökyüzüne uçuyor çocuklar
seneler boyu hüzün sağanağına tutulmak istiyorum
bir ömür boyu taraf olmak istiyorum 
bir nehir yapıp akıtmak istiyorum yüreğimi yüreğine
ey bahtı teni gibi kara çocuk
haydi gülümse gözlerime bak kalbime bak
ya yaktığın yüreğimle aydınlat bu karanlık şehirleri
ya da bu şehirleri yak yüreğim aydınlansın
suskunluk getiren yağmurlara inat
şimdi söyle en güzel şarkıları



fecr vakti ufukların nasılda süslenmiş,
ebruli kentim, mavili kentim, beyaz kentim Kudüs
ay ışığında suya düşmüş rengin
akıyor bütün umutlarım sokaklarına
ikimiz ağlıyoruz her gece
gözlerimde uyuyorsun Kudüs


*


kanla sulandığı için mi nemli toprağın
ey gece yüzlü Kudüs
ey ölüler şehri 
ey ölü sokakların sahibi
korkuyorum aynada benim olmayan yüzlerden
soğuk ve mehtapsız gecelerin kara kabuslarından


ey gök yüzünün toprakla birleştiği yer
temmuzların çığlık çığlığa 
ağustoslara dönüştü ruhum
ey şehit kokan sokaklar
kim ,söylesene kim ve neden vuruyor seni
oysa ne kadar çok oldu yıldızlarına bakmayalı
haberin yok mu bilmiyor musun 
her gece yarısı nasıl kurşunlandığımı
ben sana ağlıyorum 
sen kime ağlıyorsun


*

duvarlara özgürlük resimleri çizerken
yağmur sabaha kadar yağıyor
boşlukta salınıp duruyor 
bir ucunda Kudüs bir ucunda ben 
karanlıklar içindeyim kan ve ter içindeyim
uzatılamayacak ellere ağlıyorum
içimin de ta içinde, alabildiğince uzak yerlere
aynı yağmur altında ıslandığım
yağmamış yağmurlarla ağlayan çocuklara
hıçkırıklarını ninni yapan Filistinli annelere ağlıyorum



hey gidi kudüs
beni hıçkırıklar büyüttü
bütün örtüleri çekerek üzerime
bütün kapıları kapatarak …
öylece ışıklar dökülüyor bulutlardan
alevli yağmurlar ıslatıyor göğsümüzü
bize fısıldanan kaç ölüm var 
kudüs renginde kaç ölüm kasırgası 
hey gidi Kudüs
barut kokulgecelerde uyuyor musun 
aynı kaderi yaşıyoruz
soluğumuz kadar yakın Habil ile Kabil 
İsa’nın çarmıhı gerilişi…


hey gidi Kudüs
masum kalan tek şey 
seher semasında ışık saçan bir yusufçuk
iki kez ölümdür susmak 
her defasında yüzümde ter damlaları 
her defasın da çığlıklar sığdırılıyor rüyalara
her defasında hafızamın ucunda sislenen görüntüler
her defasında sessiz sedasız çekip gitmeler
her gün sokaklarından kovulan benim


hey gidi Kudüs
yere yığılır, kanatları kopar gecenin
ışıklar söner bir yıldız kalır geriye
sıcaklığını duyamayacağımız kadar uzakta
acıları, aşkları, sevgileri 
sabahlara kadar gözyaşlarıma ortak 
sırlarıma ortak
içimde bir kor damla
içimde Filistinli çocuk 
içimde Kudüs … 


*

zihnimin saçaklarından bombalanıyorum
İsrail kabusları kurşun yağdırıyor 
bin çığlık ,bin ahu figan 
kan akıyor oluk oluk Filistin 


beni çağırıyor Gazve
Beni çağırıyor Şerha
Beni çağırıyor Beyt-ül Halil
Kudüs ,Endülüs kadar yetim
her dem kutlu rüzgarıyla bir gam İstanbul
Mekkede Meryemce bir suskunluk 
Zeynebi bir feryat Kerbelada
Hüseyin’ce direnişler var Bosnada
birazdan çıkacak ikinci Selahaddin



işgal edilmiş bir şehri boşaltır gibi
kaçıyorlar Lut şehrinden kaçar gibi
Kudüs suskun
kurşundan çiçeklerin şehri
bebeğin emdiği süt 
ağacın çiçeği meyvası yaprağı
toprağın kara bağrına düşmüş
bir mezar taşı kudüs


*

Kudüs namazın seccadesi gibi
kalbin nabzının attığı yerdir
Kudüs Mekke’dir, Medine’dir
O dindir, imandır, davadır, heyecandır

Kudüs tevhit şehadet 
Kudüs Kutsal mukades mübarek 


hey zeytin dağında ki bulutları kovalayan rüzgar
hangi taşa, hangi toprağa bakarsan bak 
rüyalarıma giren aklıma ilk gelen isim sensin
henüz yeni açmış menekşelerin hüzün kokuyor 
her sabah çiğ damlası gibi Filistine ağlıyorum

hey üzerine bombalar yağdırılan aziz şehir 
şah damarım, umudum sensin
senin için çocuklar büyütüyorum beşiklerde

“Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” 

Redfer
( Hey Zeytin Dağında Ki Bulutları Kovalayan Rüzgar başlıklı yazı redfer tarafından 25.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.