Kronik ıssızlığın ilahı yine
Zaman eskitirken insanı, deyip
Esneyen bir yürekte ne çok kıpırtı
alameti.
Boz sancıları akşamın nakşeden belli
belirsiz,
Tanrı’nın çağırdığı kutsanmış
insanoğlu
Adsız bir kerevit iken kaygan zeminde
Yalınayak düş balyalarına rast
gelmişliği şairin…
Gölgeli sükûtunu evlat edinmek kadar
kutsal bir rabıta
Bir de var ya,
Sevseydin beni, demelerin lal olduğu
Kundaklanmış sayısız yürek sancısı.
Zaman külfet an’dan ırak bir
yalnızlığı
Pekiştirirken ansızın,
Sızandan ziyade biriken ve
görünmeyen;
Sızlanmadan mademki devirdim günü
Gümbürtüye giden kim bilir kaçıncı
koğuş?
Zehir zemberek bildiğim bir sulh
kadar ikilem yüklü,
Nazarında kayıp addedilen küçük
çocuğun el yazısında
Bir itiraf:
Var ya, sevsen beni keşke demelerin
mağlubiyetinde
Bir Tanrı bir de senden gayrı
Hem ötelediğim hazanda takılı olsa da
aklım,
Kaysa da elimden yılan misali
Yılgın yıllarım
Ve üstü örtülü hicaplarımı sağaltsam
demelerime
Bakma sen kaygılarında
Gel-gitleri belki de aklın
En ihtimamlı ölüm.
Satılmışlığın coğrafyasında
Anadan üryan isyanlar yol aldıkça,
Devşirme aşklar körelttikçe aşkın
rotasını,
Kaç kişi kaldık dünden
Olmazın oluru bir cümlede yine
gözlerin aradığı
Dost meclisinden:
Zaman ne sarkaç ne de katil;
Zanlar yürektekini ne bilir,
Diyen aklı başında muhterem
deyişlerin önyargısı.