Bir inkıta.
Ve kutlu ferman
İnce bir sızı olup sıyrılıyorum topraktan
Süzülüyorum girift damarlara
Umutlara
Yarınlara…

Ardımda bir yemin
Alnımda bir giz
Ve parmaklarımda bir iz
Ele veriyor firari kimliğimi
Üstümde masmavi bir metin
Gülümsüyor boşluklar ötesinden
Süzülüyor içimin asık suratlı dehlizlerine
Derinden en derinden
Onunla ırgalıyorum tabuları yerlerinden
Onunla çıkıyorum bellleğin dörtgenlerinden
Ve onunla yoruyorum hayatı
İçimdeki devlerin canhıraş çekişmelerini
Ümit ve korkunun kabaran gelgitlerini…

Yürüyorum
Gözümde özleyiş
Gönlümde hasret
Alnımda toprağın o sımsıcak busesi
Kulaklarımda sükutun ezber bozan sesi
Yürüyorum yorgun argın
Boynum bükük koynumda elim
Koltuğumda inleyen öksüz emelim
Yürüyorum iyelik eki almayan bir zamana
Adem’e mahkum olmayan bir mekana

Biliyorum
Orada
O boşluklar ötesinde
Bulamayacağım o eski ben’i
Tekrar edemeyeceğim o kadim yemini
Susacak kemiksiz dilim
Konuşacak beden
Dönemeyeceğim ve ölemeyeceğim yeniden.

Ahmet BOZ
10.07.2009
( Adını Koyamadım başlıklı yazı Ahmet BOZ tarafından 4.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.