Zamanın tükettiğini
sanırdım insanı,
Bilemedim insanın
zamanı çarçur ettiğini,
Desem bir yalan da ben mi
ekeceğim andıkça aşkın sızısını?
Dediklerim mademki
racon kesiyor hangi ahkâmsa
Yüreğin terennüm
bildiği
Bir de yüksek voltajlı
bir ölüm adeta
Şiirlerde
kıstırılmışlığım:
Hanidir nidalarımı
çalan adamlara kızgınım
Bir de ellerinde bez,
kova
Tebeşir izlerimi silen
kadınlara isyanım.
Öyle ya; dünkü çocuğum
bizimkilerinin nazarında,
Bizden bilindik bir
seyir yine
Yürek martaval
okumaktan geri duramazken.
Sahi nerede kalmıştım,
demelere mi gebeyim yine?
Doğuma sancılı girmekse
boynumun borcu
Eyvallah şiir yürekli
mizacı sevdiklerimle örülü dünyamda
Yine satır başı
yaptığım bir gece.
Geceyi mimlerken şair
Ve derine gömmüşken
sevgisini,
Seyrine de doyum olmaz
hani sevgili bildiğim bir cümleyi
Daha evlat edinmenin
verdiği hazla
Rükûa durduğum o mihenk
taşı.
Mademki yüreğin
yoldaşı,
Ne duruyorsun sefil
kalem,
Bir de demediklerimi
desem
Nasıl ölümlere maruz
kalacağım kim bilir?
Önce bir imla hatası
Derken yüreğin kayıp
hizası
Bir de diş bilediğim
imgelere verdiğim selamı almazken şair,
Hem kim demişse ne
güzel eylemiş:
Ben seni ölümüne sevdim.
Ve son bir koz daha
yine şiirin damı
Bir nakarat kıvamında
Kapsamlı bir var olma
telaşı ya da en iyisi
Sus payı bir söylem
farz et ne varsa söylemediğim,
Bir de kovuğunda kaç
hezeyan biriktirmişse
Yüreğin kayıp naşı;
Hem de düşkün bir sevda
nispetinde
Ne de olsa gidip
gelmelerinden mesulüm
Yorgun yüreğin fıtratı
mademki gizlenmiş
Bu son şiirde.