1 Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Yüz Yedinci Bölüm)

Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 17.03.2017
Okunma Sayısı : 1855
Yorum Sayısı : 3


Dostların varlığı ile monotonluktan kurtulan yolculuklar.
Bıçak gibi keskin ayazda, soğuklarda bile, sıcacık olan tren kompartımanlarında candan arkadaşlar. "O kompartımanlar ki 
ne çok hikaye ya da romana konu olmuştur."

Zaman zaman ilk trene doğru yaptığım koşturmaca. Arada 
bir geç kalınan sabahlarda, benden önce istasyona gelen
arkadaşlarımın sırf  yetişmem için "Görevlilerin canhıraş 
düdüklerine rağmen adım adım trene binişi. Bazen de rollerin 
değişerek aynı işi benim üstlenmem. Oysa buz gibi havada 
bir an önce trene binmek varken.

Eğer sokağın başından henüz görünmediysem, sabahın
sessizliğinde kaçırdın bugün der gibi feryat ederdi trenin 
tiz sesi ve rayların gıcırtısı. O zaman soğuktan gözünüzden 
damlayan yaşlar buz tutar ve bir sonraki trenin gelişine 
kadar hiç erimez.

Arada bir rüyama girer, geceleri gözlerimin önünde kalkar 
giderdi trenler. Çaresizce uzaklara bakınır dururdum. Sonra 
bir yenisi, bir yenisi daha gelir ama, çocukluğumda gördüğüm 
"Kovalanıp kaçmaya çalıştığım çingene rüyalarında" olduğu 
gibi ayaklarım bağlanır, bütün çabama rağmen koşamaz ve 
yine gözümün önünden kaçar giderdi.

Kim bilir aklımdan neler geçerdi de görürdüm o rüyaları,
Bazen bir tüfek gibi patlayan kendi sesimle uyanırdım
uykudan. Yine mi kaçırdım endişesi ile saate baktığımda
eğer saat henüz iki, üç gibiyse sanki çok büyük bir
mutlulukmuş gibi, gülümseyerek büzüşürdüm yorganın 
içinde. 

Şimdi eşimle birlikte uyandığım sevgi sabahlarında hiç aklıma 
bile gelmeyen feryatlar bunlar. Gözlerim sevdamın gözlerinde 
sere serpe güneşlenirken, çay oldu mu düşüncesinden başka 
hiç bir sıkıntımın olmaması ne kadar garip.

Aslında o günlerin düşüncesi bile ürpertse de, hiç düşünmüyor 
değilim, düşünmesem yazamazdım zaten. Vagon tekerlerinin
gürültüsü arada bir kulaklarımda uğuldamasa yazamazdım
zaten. 

Hep birbirine benzer istasyonlar ya, bir gün beni de yanılttı işte. 
Bir çok iş yerinde tatil uygulandığı bir gündü sanırım, uykusuz 
geçen bir gecenin sabahında, biraz geç gitme şansım olduğundan
ikinci trene bindim.

O gün trende arkadaşlarımdan hiç kimse yoktu. Zaten ben de 
trene biner binmez uyumuşum. İlk gözümü açmam Gebze'de oldu. 
Daha çok var diyerek yeniden uykuya daldım. İkinci defa gözümü 
açmam çok fazla zaman sürmemiş olacak ki, Tuzla istasyonunda olduğumuzu gördüm. Ancak üçüncü gözümü açışımda trenin 
ineceğim istasyon olan Bostancı'dan hareket etmek üzere olduğunu gördüm. 

Sürat ile yerimden fırladım, kendimi trenden aşağıya zor attım. 
Bir iki adım attım, etrafıma baktım, aman Allah'ım! Bir de ne 
göreyim henüz Kartal istasyonuymuş. Yani ineceğim istasyona daha 
iki istasyon varken yanlışlıkla ve uyku sersemliği ile Kartal'da 
inmişim. Allah'dan sık sık gelen banliyö trenlerinden biriyle geç de
işime gidebildim.

Yüz yedinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Yüz Yedinci Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 17.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.