Eski kelimeler
çalıyorum ve eskimeyen şarkılar
Aklımın iplerinden
bağımsızım madem,
Bir kaçarım bir de
kovalar günün telaşesi,
İzbesinde hükümlerin
salkım saçak duygular:
Edindiğimdense
eremediğim;
Erip de erimekten geri
duramadığım bir kütle
Yine benliğin hücresi.
Rest çektiğim düne de
tüm kinayem
Bir de adımladığım
düşlerim:
Hadi düş peşime
dercesine,
Kırık bir rahlede saf
tutan
Yüreğin kehaneti.
Gövde gösterisi adeta
kan revan tümceler:
Kanamaya meyyal yüreğin
saklı tuttuğu şifre:
Bir demde yangın
olmakla eş değer,
Sükûtu kayıp bir
yürekte konuşlu
Ve basireti bağlanmış
bir imgede.
Sindiğim, sınandığım;
Biat edip bir de
ermişken hidayete,
Kabul gördüğüm en
muteber mertebe.
Sevincin kursağıma
takılı kaldığı mı?
Hüzne konuşlu yüreğin
titrek sesinde gocunduğum mu?
İçmekse hüznü,
Öykündüğüm hangi dize
ola ki
Yine sefil bir tınıda,
Serkeş bir tanıda
Makber bellenesi şafak
öncesi
İfratı yüreğin:
Kepenklerini dolunayın
huzurunda indirdiğim
Kâfir yetileri şu
beynamaz kalemin.
Hasbihal ediyorum bir
bir,
Dökümünde eteğimdeki
taşların
Bir de ermeyi dilediğim
yarınlarımda tutuklu kaldığım
Güncemden sızan şu
feryadım.
Kem küm ettiğim maziye
bakıyorum da…
Gerisi yok inan ki,
demek isterdim
Yine de yüreğin
hezeyanında örtülü sair dize:
Bir kandığım bir de kanatıldığım
devranın sürerken izin
Müspet menfi yâd
ettiğim gönlün kayıp sükûtuna
Baş koymuşken bir kez.
Dirildiğim her yeni
günde
Dünlerimle övünüp
Makbul bir rotada saf
tutmuşluğum.
Nasıl da izafi tüm
gel-gitlerim
Aşkın sırrına bir türlü
erişemediğim bir hüküm işte:
Kâh yalıtıldığım bir
yürek,
Kâh tufanına yenik
düştüğüm o şaibeli esaret.
Kuytuların siteminde
hiçliğime öykünüyorum;
Zaruri telaşım yine
yitip giden yılları hikmet bildiğim,
Bir keramete sığındığım
bir de…
Dokunaklı bir terennüm
gayrisi,
Devinen sure(t)lerin
teamülünde sair imge
Yine arzında yüküm
yüklü mealim,
Bir zincirden boşanan
kelime güruhuna verdiğim
Yönergede çatık kaşlı
olmamasını temenni ettiğim
Yarınların hayalinde
gizemi de sevk ettiğim
Dünün haşmetli
gölgesinde
En çok da sükûtu
dilediğim.