Üşümüşlüğün coğrafyası,
Teyit edilen badirelere
sığınan insandan
Geride kalan onca
endamlı yalan.
Sevmelerin celbi,
Temkinli yürek,
Taammüden ölüme
sebebiyet veren
Vicdan katilleri.
Emin ellerde olmalıydık
oysa
Lakin tutunamadık
birbirimize.
Sükûtun arzusunda hayli
zaman,
Aman verdiğimiz mi
yalan?
Hâşâ, Rabbim:
Affeyle bizleri,
Hutbesinde ayrılığın
Suretlerimiz kazılı
gizli yalanlarımıza.
İklimleri yoluyorum
serkeş bir tınıda;
Duyulmazlığımın mucidi
yalnız telaşlarım
Yine düne dair yine
sonraların girdap bellediği
Hüzün yakamda es
geçtiğim nefret bellenen
Bellekte kaykılmış
kafiyelerin de boyutsuzluğu
Bin bir heceden
mütevellit aykırılıklarıma
Toz konduramazken
Ayağa kalkmış biteviye yüreğin
isyanları.
Öykünmekle iştigalim:
Geçkin şiirlerin şişkin
dizelerinde,
Sefa düşkünü bir matem
özleminde
Hayli beylik bir
tümceye esirim.
Esmeler sığmalı oysa
Sığındığım rahmetin
şifresine vakıf güncemde
Serdiğim güncemin
rahledeki şifası.
Sıdkı sıyrılmış aşklara
ikramı belki de meleklerin,
Çatık kaşlı imgelerin
de ihaneti zahir:
Hani çözüldüğüm
dizelerde,
Yalıtılmışlığımın
esaretinden sızan,
Yevmiyesi bu günkü ruh
halimin
Yine aşkın niyazında
kala kalmışlığım.
Emsallerini arıyorum
ben gibilerin:
Sessiz söz öbekleri
asılı kara delikte,
Niyaz bellediğim
güftelere sığdırma telaşı yine
Varlığın beyit beyit
asıldığı darağacından ırak
Tutsam da benliği
Kim duyacak söyle, kim
duyacak?