Evde,
kitaplığımın köşesindeki duvara ceketimi, şapkamı asmak için 60 cm’lik bir askı
yaptırmayı düşündüm. İşyerimin arka sokağındaki mobilyacıya gittim, internette
bulduğum bir askı modelini gösterdim, yapıp yapamayacaklarını sordum.
“Kolay,
dedi dükkana bakan bayan. Yaparız.”
Fiyatta
anlaştık, yapıp getirip monte edecekler.
“Ne
zaman getirirsiniz?”
“Bugün
salı, perşembeye getiririz.”
“Buyurun,
parasını da peşin vereyim o zaman.” deyip ödemesini yaptım, adresi verdim,
çıktım. Perşembe akşam 19.30’da askı gelecek. Tasarladığım işi halletmenin
huzuruyla döndüm işime.
Perşembe
19.30…
Perşembe
20.00…
Perşembe
21.00…
Perşembe
22.00…
Perşembe
22.30…
Perşembe
23.00…
Yok,
artık bu saatten sonra gelmezler.
Cuma
öğle arası uğradım mobilyacıya.
“Ne
oldu bizim askı, gelmedi dün akşam?”
“Abi,
kusura bakma, usta yetiştirememiş, bu akşam gelecek.”
Esnaf
sözünde durur, ben de az buçuk esnafım. Verdiğim sözün her zaman arkasındayım.
İnsanlık hali, usta yetiştirememiş olabilir, bu akşam gelecek nasıl olsa.
Cuma
19.30…
Cuma
20.00…
Cuma
21.30…
Cuma
21.45…
Cuma
22.00…
Cuma
22.15…
Cuma
22.30…
Cumartesi
işlerim var, mobilyacıya uğrayamam şimdi. Pazar da evde dinleneceğim, pazartesi
uğrar sorarım artık. Hem usta yine yetiştirememişse ona süre vereyim, pazartesi
akşama mutlaka gelir.
Pazartesi.
“Ablacım,
ne oldu bizim askı?”
“Abi,
elimizde askı aparatı kalmamış, cuma sipariş verdik, bugün gelir, yarın teslim
ederiz.”
Salı
19.30
Salı
19.45
Salı
20.00
Salı
20.10
Salı
20.15
Salı
20.30
Salı
20.40
Salı
20.45
Salı
…
Çarşamba
09.15, mobilyacı… Askının dün akşam geleceğini söyleyen bayan…
“Bak
kardeşim, diyorum, sana bir hikaye anlatayım: Bir iş adamı artık yaşlandığını
düşünüp tüm işini oğluna devretmeye karar vermiş. Çağırmış oğlunu ve ‘Bak oğul,
demiş, hayata başarılı olmanın iki şartı vardır. Birincisi verdiğin sözü
mutlaka tutacaksın. Eğer bir müşterine bir söz vermişsen, zarar da etsen o
sözün altında kalmayacaksın. İkincisi daha önemli, altın kural, buna dikkat et.’
demiş. Oğlu merakla ‘Nedir babacığım ikinci şart?’ diye sormuş. ‘Kimseye söz
vermeyeceksin!’ Ben sizin yüz metre ilerinizde işyeri olan bir vatandaşım, otuz
beş kişi çalıştırıyorum. Binlerce kişiyle iş yapıyorum ve bugüne kadar verdiğim
hiçbir sözün altında kalmadım. Bu hikayeyi kendime düstur edindim. Esnafsınız,
sizin de böyle bir düsturunuz olsun.”
“Abi
kusura bakmayın, firmanın elinde askı aparatı kalmamış, en kısa zamanda temin
edecekler ve getireceğiz.”
“Kardeşim,
60 santimlik iki tahtayı birbirine çıkıp üzerine üç tane askı aparatı
takacaksınız, firmanızda yoksa ben size şuradaki nalburdan alayım, usta gelsin
taksın.”
“Olmaz
abi, yapamayız, kendi firmamızın ürününü kullanmak zorundayız.”
“İyi
hadi, o kadar firmanıza bağlısınız madem, iki gün daha bekleyeyim sizi ama cuma
akşamı istiyorum, başka mazeret olmasın lütfen.”
“Özür
dileriz, cuma akşam mutlaka gelecek.”
Cuma
23.00
Askı…
Gelmez
artık bu saatten sonra.
Pazartesi
13.30…
Yok,
artık gitmeyeceğim. Onca sözden sonra utanır şimdi kızcağız. Sabredeyim,
gitmeyeyim dükkana. Belki bu akşam gelir.
Pazartesi
20.00
Pazartesi
22.30
Salı
22.00
Çarşamba
23.00
Perşembe
23.45
Yarın
son ümidim, cuma mübarek gün, yarın gelecek bu askı…