Eylülde bitti
Sanki bir yere yetişecek gibi telaşla geçti gitti yaz
Artık rüzgar senin sesini fısıldamıyor
İlk yağmurların toprak kokusunda, senin kokun yok  
Ağaçların kim bilir nereye yaprak döküyor

Çoktandır ismin geçmiyor ne şiirde, ne şarkıda
Yitik bir kavim artık sesin, çınlamıyor kulaklarda
Gidilmesi yasak bir ülke 
Yüzülmesi sakıncalı bir denizsin
Adın yok artık 
Haritalarda

Belki geliriz diye yan yana, gölgene bile barikat kurulmuş
Duvarlar örülmüş teninin sınırlarına
Omuz başların dikenli tellerle çevrili
Ben okşamıyayım diye nöbetçiler dikilmiş saçlarına
Ebruli dudaklarından öperim diye
Mayın döşenmiş rüyalarına

K
o
r
k
m
a

Gururmuş sabırmış ayaklar altına alıp gelmem artık kapına
Kızılırmak gibi döne döne sana akamam
Seni içimde bir yerlere sakladım
Şimdi sen bile aç desen kapısını 
Açamam

Ürkek ceylan gibi tedirgin bakma resimlerde
Bu şehrin meydanlarında recm etseler de beni
yine de senin adını vermem 
işgal edilmiş bir ülke gibi yağmalasa da beni kadınlar
Senden başka bir kadını sevemem

Kimse bilmeyecek 
Dişimden tırnağımdan artırıp ta seni sevdiğimi
Bir kaya sarmaşığı gibi sana sarılıp
Künyeme senin adını yazdığımı
Kimse bilmeyecek 
Biz öpüşürken 
Bu şehrin bütün sokaklarının komaya girdiğini

Tunçtan bir heykelim artık aşka
En baba sevdaya bile, yerimden kımıldamam
Tuz bastım yaralarıma
Sen vursan bile
Kanamam

Sormasınlar seni bana
Lal olur 
Konuşamam

( Tuz Bastım Yaralarıma başlıklı yazı gölge06 tarafından 27.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.