Aşkta Zor Şairlikte Zor Zanaat Mirim

 

Şairlik ruhumda varmış yıllar öncesinde

Kimin aklına gelirdi peh peh peh

Böylesine yazacaksın denilse güç getiremem derdim

Ah aşk girdi gönülden içeri

Vuslatı saldı çöllere

Aramaya olmadı fırsat

Kaldı hançeri ile içimde

Dokunan gerek gönüle

Yazmak için

Aşk ile yazmak için sevmek gerek vuslata ermeden

Aşta vuslat ahirette olurmuş

Anladım yaşadıkça hasretin denizinde

Geriye aşktan demek ki Rabbimin

Gönlüme dokunması ile şairlik kaldı

Geriye

Beni diri tutan

Bir kefen gibi bedene sarılan terk edip gitmeyen

Yalnızlığa mahkûm etmeyen

Gönüldeki tüm taşları attıran

Çiçekleri ektiren

Dursun deyince durmayan

Durma deyince de durmayan

Hep aşkla yazdıran

Aşka koşturan

Vuslatı karşılamayı her an uman

Uman coşan yazan

Yüce Allah’ın Rahmanın bir Hikmeti Keremi Lütfu…

Aşk deryasında gezdiren

Yoksul bir lokma aşsız gecelerde

Bir lokma aş olan

Müşvik bir sesin yankılanması

Yârin gözlerinin gönlünün

Cennet bahçesi olduğunu yazdıran

Ve o bahçe içinde gezdiren

Sabırla hala aşkla olmamı sağlayan

Vakti gelmeden öncesinde

Şairlik kimin aklında

Böylesine bir cennet deryasında gezdiren

Yazdıran

Anlatılmakla anlatılmayan

Aşkın kor alevi sönmüş kül olmuştu derken

Derken ile olmuyormuş meğer

Esen rüzgârla alevlenen köz

Dokunan Rahmanın eli

Yeniden yanmaya başladı

Ve olduk karalayan bir şair

Şairlikte geldi mi ilham

Sevgili çağırsa da duyulmuyor bir an

Nasıl geçiyor zaman

O an anlaşılmayan şair

Kalkmaya izin vermeyen ilham mısralar heceler

Gerçi aşkım için tam açamamıştım hislerimi

Gözlerimdi anlatan o zaman şimdi şairlik basın çıktı

Aşkın kokusu uzaklaşınca

Aşk baskındı o zaman

Şimdi şairlik baskın bu zaman

İkisi de gönüle sığan

Sığmayınca birine sen dışarı çık

Az gez diyen soluklan

Aşk kalem gönül, şair bir liman

Her gelenin uğradığı bir güzel an can

İçine girilen rahata ermek için oturulan bir han

Canda olması gereken bir can

Bazen de canda yanan can

Aşkın gitmesi ne mümkün

Aşksız şair olmakta ne mümkün

Dokunan veren Rahman yoksa aklından geçmez

Semtine uğramaz

Sıkıntıların içinde gez onları yaz yaşa

Herkes yatarken paşa paşa

Sen yaz derman olur diye uykusuz koşa koşa

Aşkta zor şairlikte zor zanaat eskilerin deyimi ile mirim

İkisi de gelince ne varsa alıp götüren

Yenilerini canları yerleştiren

Sevmezseler de sevdiren

Görmezseler de adını söylettiren

Varmazsalar da vardıran

Hatırlatan

Yazılan

Yazdıranın Lütfü kerimi ile gönüllere şair için var dedirten o an

Gönülde dolan gönüllere veren saran

Aşkta zor şairlikte zor zanaat eskilerin deyimi ile mirim

Bazen ne kafa kalır ne his deseler de yalan

Akan pınarın Kaynağı Rahman

Kurur mu yaşadıkça beden ruh akıl

Gönülde gönülleri dertleri zalimleri yazacak birileri

Aşk olmadan his olmaz gayret olmaz

Aşk şairsizde olmaz yalnız kalmaz

Aşk alttan yakınca alevi şair kaynayacak

Şairde kelimeler hisler kaynayacak coşacak

Coştukça yazacak yazdıkça coşacak

Aşk karşıdan bakacak

Kul Mehmet nasıl yazacak diye

Verdiklerimi almış mı layık mı diye

Şairin gözleri her bir yerde on dört göz

Kulağında uydu bağlı duyacak acıları hisleri

Ağlayanları ağlatanları duyacak yazacak

Ağlatanların yüzüne şiiri ile tükürecek yazacak

Aşkta zor şairlikte zor zanaat eskilerin deyimi ile mirim

Zor zanaat mirim zor zanaat zor

Mehmet Aluç © Kul Mehmet

 

 

 

( Aşkta Zor Şairlikte Zor Zanaat Mirim başlıklı yazı kul mehmet tarafından 15.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.