iki gemi idik, fırtınada birbirine yaklaşan
iki gemi...
yaklaştıkça birbiri ile çarpışan

ne çok kavga ederdik, sırf öpüşüp barışmak için
her barışmada… 
rakıyla su gibi karışmak için

bazen bir fotoğraf karesini paylaşırdık
bazen konuşurduk havadan sudan
bir hoş geldin faslında, sarılsak ta sımsıkı
öpmem yasaktı o çilek dudaklarından

bir kez öldürsem, bin kez yaşatırdım seni içimde
kör bıçaklar gibi sana bilenirdi m
bir kez yaşanan bir mutluluk tun 
takvim yapraklarının gizinde kaybolan
onca yağmur bulutunun içinde, senin yağmurunla ıslanmak isterdim 
en sevdiğim gömleğim din 
rengi hasretten solan

nasıl oldu bilinmez 
ayrılık oldu 
gidipte dönememek 
dönüp te görememek oldu

şimdi reva mı? 
buz dağına çarpan Titanik gibi aheste aheste yokluğuna gömülmek
sesinin her tınısını ezberlemiş ken sesini duyamamak?
bakmaya doyamadığım yüzünden mahrum olmak
günahsız yere… 
senin cennetinden sürülmek

ey gözleri dokuz kalibre namlu
ey gidişi mavzer ıslığı

senden arta kalan yüreğimi kim konuk edecek
kurda kuşa karşı kim gözetecek beni?
yaralarımı kim saracak?
yokluğunla nasıl baş edeceğim?
velayeti bana ait bu yetim sevda
sen olmazsan nasıl avunacak?

gururu sabrı çiğneyip geçip senin karasularına gelsem
paslı gemi leşleri gibi kıyılarına vursam
biliyorum çaresizlik üstümüze yağmur gibi yağacak
bu şehirde kalsam
bu şehir beni boğacak

bende çekip giderim gitmesine de…
bu yetim sevda hangi çantayla taşınacak?
hangi bavula sığacak?


( Gidişin Mavzer Islığı başlıklı yazı gölge06 tarafından 6.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.