Günsüz hüzünlerde kayboldu gökyüzü:

Seyrelirken gündönümü, o soluk sevdalar,

Sığınak bildiği gölgelere yığıldı hutbelerdeki yakarış:

Ansız bir edimin niyazına dokunan öylesine bir serzeniş:

Meyletmişken ödlek tortusu dipte çöreklenmiş

Bir hidayeti sırtlandı kırık gönül:

Rahvan bir reçete idi kesilen o ahkâmlar,

Korkak suretlerdi soluklanan her satı başı

Ve kekremsi bir tat kaldı ardından her yılgının,

Mağlup olmuş düşüngeçlere inat

Vakur bir terk ediliş.

 

Ağladı melekler ve sustu Tanrı,

Kırılgan bir yüreğe kesilen ceza kadar

Yüksündü imgeler

Ve kenetlendi geride kalan hangi izlekse

Yüz görümü bildiği sevgiyi gömdü en derine:

Muğlâk bir yaratıydı ne de olsa insanoğlu,

Ürkünç bir mizacın gizemine kapılmışken

Rehavet yüklü tahakküme,

Nedensiz bir edimle kesildi hesabı:

Fırsat bulduğu her köşede

Uyudu yalnızlığıyla koyun koyuna

Ve tehir etti aşkı,

Başından aşkındı ne de olsa, o saklı önyargı.

 

Bir milatmışçasına çöreklendi ihanet

Ve dile geldi nihayetinde o sükûnet:

Ne ikrardı ne bir sanrı;

Altı üstü devrik tek bir cümle

İçinde yoktu aslında yüksündüğü tek bir kelime.

Mizacı aşktı evrenin

Ve mihrabı çok yakın o niyaza,

Tek şahit Tanrı’ydı yine de yitip gitti,

O bitimsiz sancının bir kez kapılmışken rehavetine:

Tınısı yoksun, kelamı solgun

Ve ölgün bir gönlün nazarında,

Sadece sustu evren ve kıbleyi mimledi;

Erişmekti tek arzusu günbegün

Ve erecekti aslına,

Gün dönmeden geceye:

Sadece sabır ve şükürdü ne de olsa tek ilacı.

 

Ve mahrem imgelere sığındı son kez,

Dokunaklı bir tahayyül tutturmuşken

O ansız telaşın güdümüne olsa da ettiği ihanet,

Söz verdi ilk kez

Ve görmezden geldi nefreti,

Saklı düşleri en derinde,

Gıybetin çok ötesinde,

Yitip gitmeden masumiyet

Kavuşturdu ellerini ve uzandı gök kubbeye;

Ölümün tecellisi olsa da tek gerçek

Ölümüne sevdi,

Bile bile görmezden geldiği o izlekte saklıydı tüm teferruat,

Aşka düşmüşken yolu

Fısıldadı sadece adını bilse de duyulmayacağını

Ve gizlendi rahvan bir buluta,

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bile bile;

Öylesine bir ömrün sıra dışı nazarında

Yaklaşırken o muğlâk sona.

( Ağladı Melekler... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 15.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.