.
.
U/yanıktır
ay
Gecenin
şah damarından öper şuleler
Açılır
keskin cümlelerin parantezi
Ve
çelimsiz bir ruha dadanır keşkeler
Aralanır
kül demetleri
Çayın
demine karışır ebruli hüzünler
Çölde
içi yanar bir kum tanesinin
Ve geçmez
olur geçmişler
Sessizliğin
sesleri dökülür sulara
Bir
ezgininin ritmiyle buğulanır gözler
Çözülemez
çıplak yanılgıların denklemi
Ve
ayrı istikametlere kanatlanır kelebekler
Bıçak
vurulmaz pişmanlıklara
Yağmurun
hışmıyla eğrilir hüzünler
Kırık
kemikli bir geçmiş uzanır bugüne
Ve
recm edilir kıblesiz düşünceler
Kutsal sınırlar çizilir haritalara
Tel
örgülerin ardında kalır tesiri yüksek bakışlar
Ayaklar
sıvazlar yorgun caddeleri
Ve dizlere nasır bağışlar yokuşlar
Vurur
kasım ayazları
Çiğ zamana düşer cemreler
Zarif
bir hasret siner toprağın ciğerine
Ve
aynalarda üşür yüzler
Yetim
kalır şiirlerin kafiyesi
Sessizlikte
demlenir imgeler
Anafora
kapılır akıl
Ve
buğulu zihinlerden silinir suretler
.
.
.
.
.