Tanımsız mısraların ölü kanatlarında
Soluk bir ihtişam idi taşıdığı ölüm
meleğinin.
Vakur bir yadsımazlıkla
Girgin ruhların çekince yüklü toz
bulutları
Darmadağın hayatların
Giz yüklü duruşları.
Bir gıdım merhamet nüksetse
Diye haykırdı Tanrı,
O bile pişmandı yük iken omzuna
Nefsi darmaduman
Bedelini öderken nice masum sübyan.
Babasız yarım bir ruhtu geride kalan
Şehit kanı ile yıkanırken yer gök
Yoktu ki tek bir suret
Bakamazken aynadaki aksine
Tıkanmış nefesi ölüm meleğinin.
Bitaptı melekler
Her şehidin ardından döktüğü gözyaşı
Umarsızdı eloğlu yitip giderken
asalet.
Gıyabında kırdı kalemi Tanrı:
Ey, sen! Mendebur kılıksız kılıfsız
onca yalanı
Sarf ederken hiç mi yüksünmedin?
Görünme gözüme
Yanacaksın cehennemde.
Yol yordam bilemedi mazlum
Ezilirken onca zulmün altında:
Yoksundu kâinat,
Yoktu adalet
Bunca ocağa düştü de ateş
Umurunda mıydı peyder pey yükselirken
Kahkaha ve neşe
Yönünü bulamazken
Yüzü dönmez iken kıbleye
İnsan kılığına girmiş ve bedelini
öderken
Unutulmuş masumiyet.
Kan götürse de gövdeyi
Yitirse de dirayeti insanoğlu
Suskun kalmayacaktı Tanrı
Son sözü söylemeye fırsat bulamadan
şeytan
Yıkılmadan hele ki sona kalmışken
ramak
Kapandı perde o varsıl hâkimiyeti son
bularken
Yüzlerde peyda olan o silik vahamet
Bedeli ödenecekti er ya da geç
Tez elden ulaşırken yerine İlahi
Adalet:
Günah ve yalan,
Yürekte kalmaz iken derman
Yükselirken arşa acı duman duman.