Gönlüm giryân, aksa çağlasa her yana
Ne silah olmalı ne hedef, sadece seccade.
Gözde ayrılık,
Gözle ayrılık
Ellerim kavramasın boşluğu ya da beni, seni, onu
Ellerim sadece secdede.
Hırıltılı nefesim ya da nefsimin kanlı dişleri,
Boğuldum tükürüğümde dilim uyuşuk, sessiz,
Bırak sadece tekbir.
Karanlık hücrelerimin köşesini tutmuş bozuk veya bozulmaya meyilli çekirdek
Düşse toprağa, ne ot ne çınar; sadece kabir.
Adımlar zikzak,
Deforme olmuş ayakkabılarla sürrealist ressamların tarlalarında düşeyaza ya da sadece ömür
Belki özür.
Kır demir atın eyersiz şahlanışında düşen süvari,
Gözlerin aya düşmüş, yalnız muştulu mehtapta.
Sakat beyinlerin devinimleriyle oluşan dışadönük anaforlarda kıvranan zavallı ruhlar bitapta.
Edep; raflarda kitaplar arasında tozlu aşkla dost,
Zümrüdü Anka bilir ancak yanmayı;
Ey yanan Doğrul! Vakit artık sabah.
Kütüklere koyma zamanı başları, bekleyerek Sevgiliyi
Sabırla, selamla dillerde zikir, gönülde "ah".
Açtım bağrımı sulansın sahra.
Düşünce; dağların altında kalan çaresiz karınca kolonisi,
Fikir çıplak elle tutulan eşek arısı kovanı.
Aşk ise o kovana girecek baş,
Yan tarafımdaki zehirli yara karartsa da göz aklarımı.
Üryan fikirlerden fışkırmaz ki gül tomurcukları, ancak tıka basa ot dolu fil nefsinde insan müsveddeleri.
Saksağan güzelliğinde hayran olunan leş yiyiciler yeter kıyamınız kibir putlarınızla.
Yıkılın artık dizleriniz üstüne çünkü şimdi Secde Vakti....
Mehmet Şahan...
*Daha önce yazılmış ,secde vakti denememin manzum halinde sunumu..