Zamanın göreceli
sığınağında
Can çekişen saniyeler
devrederken günden geceye
Yol bildiğim
yolsuzluklarda duraksadığım
Zaman öbeklerinde ara
sıra.
Sancılı bir devinimin
son çığlığı ise
Duymaktan imtina
ettiğim her bir imge
Çalıntı hayatların
mizacında saklı
Umut bellediğim yine de.
Alıkoyamazken kendimi
Ölümün canhıraş telaşla
Uzanırken gölgesi
karanlığın izdüşümü
Belki de sağaltan hüznü
Ve çalan yüreği her
fısıltıda
Adımı dillendiren kırık
bir hecede.
Örtündüğüm sis
duvakları
Gelinliğin rengi neden
isli demek yerine
Biçilmiş kefeni
giydiğim
O melun ve devrik
tümcelerin
Yalıtılmış
sessizliğinde.
Tümleyemez oldum şu
edilgen mizacı
Renk vermesem de
boyarken gökyüzünü
Umut addettiğim o
renge:
Adı bende saklı, sanı
zaten kayıp
Şan şeref ise
zimmetliyim ezelden
Dipsiz hüzne.
Ramak kalmıştı oysa
mutluluk bellediğim
Telli duvaklı söz
öbeklerine.
Huzursuz bir çığlığın
rotasında ele verdim işte
Saklı dünyamı,
Sonsuzluğun çağrısında
hüküm bildim bileli aşkı.
Çağıran satırlarda
döşediğim boydan boya
O makamsız şarkıların,
Söylencesinde çerez
olmamak adına
Kurda kuşa.
Mihrabı notasız bir
güfte
Sarnıcı kırık nice imge
Ya sensizlik iken
yakalandığım girdap
Koyulttum evreni
Yoldan çıkmış ritmik
bir sancının
Sıra dışı yankısında
ses olmak iken
Aslı astarı tüm
niyazımın
Solmak idi gün
kavuşmadan geceye.
Soyutlanmış nice fani
Kıymet bilmedi de ben miydim
Kıyamet habercisi o
çalıntı sığıntı hele ki
Korunaklı dünyamın kırık
kapısı
Geçit vermez iken,
gelip geçen nice yolcu
Dost bildiğim nezdinde
ahenksiz kımıltılar ile
Depreşen mizacı kadar
çığırtkan bir aşkın
Duyulası yankısı
seneler sonrasını.
Telaffuz edemediğim bir
ömrün kim bilir
Kaçıncı rotası çark
ederken dümen
Yine de bağlı ve saklı
benlik
İnat edercesine savruk
gönlün bitimsiz
Çağrısında meyledip de
gelemezken o sona.
Efkârlı alabildiğine
yine de sanır mısın ki
Vebali sadece benim
boynuma.