Ayrımcı düşlerimin
hiçbir varsayımı
Yoktu aslında.
Yok’ luğunla
yoğrulduğum
İlk günden beri
Ve gizil arzuların tek
temsilcisi.
Belki kırılgan belki
sıra dışı,
Olmazın olurunda
akıtılan
Ne çok gözyaşı.
İmgelerin de bir sınırı
yoktu aslında:
Ne bir tahakküm ne tek
bir eda
Arda kalan
Belki de varlığındı
Gözümde büyüttüğüm
Bir o kadar devinimin
hezeyanı.
Görmediğim yüzünde
dolaştı ellerim
Bakir düşlerin,
Kenetlenmiş
ıssızlığında
Ketum güllerin.
Yol başında nöbet tutan
Bir garip kumru kadar
Özleminde diğer
yarımın.
Bir sandalyenin kırık
ayağı belki de
Üzerine oturup da
göğsümü geremediğim
Uzun uzun.
Ve o uzun gecelerin
deviniminde
Gördüğüm hayaletler
Çağırırken adımı ulu
orta.
Serpiştirdiğim tohumlar
Son bir yordamla
Es geçtiğim son
söylence.
Aşk pazarında,
Küfelerde gizli aslında
Ramak kalmışken mutlu
sona.
Tefe koydular düşlerimi
Sirk cambazları.
Yetim düşlerim çalındı
Her gün batımında.
Çingene çocukları
Ağızlarında sakızları
Gülerken gevrek gevrek.
Bakir ruhların
engebelerinde
Vücut bulmaktı aslında
tüm gayem
Ve uzanmak sessizce
Hatta sere serpe
kollarına bulutların.
Gömdüğüm günden beri
Yaktığım ağıtlar hak
getire,
İlk ve son laneti aşkın
Olsa da her şey
fazlasıyla beyhude.
Saklı ah’ım en derinde,
Güle güle, demek kadar
Ağır gelse de
söylencenin külfeti.