Bileşkesinde o izafi birlikteliğin;

Sonuna geldiğime kani olduğum yolun

İzdüşümü kadar belirgin aslında

Adına aşk dediğin.

Kısıtlı bir öngörü kadar

Sınırı kayıplarda

Bir o kadar ihlal olmuş

Peşin hükmün o çetrefilli tahakkümü

Kadar akıl dışı,

Dolandıkça dolanan o kör düğüm.

 

Yadsıyamayacağım kadar içinde

En başında belki de,

Hele ki tedirginliğin yansıttığı o pervasızlık

Kadar sıra dışı,

Yetilerimin durağanlığında

Soyutladığım ne varsa

Sana dair.

Gölgenin gücü kadar

Bazen tek bir sözcüğün

Bile yettiği o göreceli izlek;

Yine de inkâr edemediğim

Gözüm açık gördüğüm düşün.

 

Kıyısında çoğu şeyin hele ki

Ramak kalmışken sona.

Acılar indirgense keşke,

Keşke sıfırdan başlasam

Ömür denen döngüye.

Bak işte, geldik gidiyoruz

Son durağın ne olduğunu sorma sakın;

Görmez misin nasıl da aşikâr.

 

İnkâr et istediğini

Tutuk dilinin isyanı mı yoksa

Bu yalıtılmışlığın…

Kural tanımaz dünyanın isyanı belki de

Onca kılıfa bürünmüş yalan.

 

Önce bir isyanı bastırdım kopan içimde,

Soluklandım her satır arası

Bağnaz ritüellerin girdabında

Kaybolmak kadar sıra dışı bir imgelem idi

Tüm olup biten.

Tahakkümlerin yoran tekdüzeliğinde

Görmezden geldiğim

Sancılı üç beş cümle belki de

Sakıncalı kimliklerin nezdinde

Esir düştüğüm bir insan pazarı.

Aşkın yok olduğu bir coğrafyanın

Kayıp ahvali kadar istem dışı.

 

Tümceler, tozu dumana katan

Tutarsızlığı kadar mubah aslında

Yenik düşmek aşka ve hayata,

İmgelerin gücü üzerine

Ettiğim her yemin,

Duyduğum her sitem

İnkârı ne mümkün,

Uzak düşmüşüm bir kez benliğimden.

 

Kanıksadım defalarca zulmü

Görmezden gelsem de

Söz tutmadı gönül,

Sözlere kılıf geçiremediğim bir günün

İzdüşümü adeta mekânın bağımsız addettiği

Yordanası bir rüyanın bulaşmışken izi

Üstüme başıma,

Duraksadım kerelerce

Açmadan önce gözlerimi.

 

Yanıldığım her ne ise

Yalıtıldığım göreceli dünyaların nezdinde

Can vermek kadar olası aslında

Uyanmak yeni güne.

Soruların ivmesi alabildiğine somurtkan

İşlevselliği kadar ahenksiz

Boyutların anlamsızlığı.

 

Devinmek ise aslolan,

Hatta yığılı söz öbeklerinin merkezinde

Can bulmak ise tek duyumsanan

Sormuyorum artık;

Nedir gerçek nedir yalan.

 

Bir gölge misali

Üstümü örterken gece

Soyutlandığım ülkelerin izini taşırken biteviye.

Yordarken aslımı,

Sormadım inan ki

Bu sorunun aksini.

Yansıyan çıplak gerçek,

Damıtılmış sözlerin bende uyandırdığı

Tek izlek.

Alabildiğine tedirgin

Yeri geldi mi kopamadığım o düzlem

Fazlasıyla derin ve engin.

 

Kümeler yığılı iç içe

Bir kez geçtim kendimden de

Vazgeçemedim sevmekten.

Muzdarip olsam da

Hele ki şu zemin nasıl kaygan,

Elim boşlukta yeniden

Beden yorgun akıl hepten gitmiş baştan.

 

Sığınağım gün gibi aşikâr

Mütereddit günlerin gölgesinde

Devinirken yaşam,

Kıyısında soluklandığım ne çok kelime.

Andan ve mekândan bağımsız,

Kopartıldığım dal kadar

Kırılgan her bir izlek

Benden arda kalan.

 

 

 

 

( Vazgeçemedim Sevmekten başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.