Gömme Dolabım Vardı Benim
Yine bir Ramazan
Bayramı…
Penceremden
bakıyorum çocukların heyecanlarına. Mini mini yavruların sevinçle alışverişe
koştukları günleri izliyorum. Kimi babasının ya da annesinin elinden tutmuş,
kimi dedesinin, kimi ninesinin…
O minicik
yüreklerdeki sevinci nasıl da anlayabiliyorum…
Kimi
bulamadıklarıyla üzülecek, kimi bulabildikleriyle yetinecek ve sevinçle hüzün
yine at başı koşuşturacak.
Bayramın
yaklaşması çocukluğumun gömme dolaplarına götürür beni hep. O tek gözlü dolapta
saklanıp annemin beni bulmasını beklediğim günler gelir aklıma.
Bulamaz…
Bulamayışın bile
anne hayalini, baba gölgesini getirdiği ne tatlı günlerdi. Hüznün tatlısı olur
mu ki?
Olur! İşin içinde
hiç göremediğin annenin ve babanın hayali var ise bal gibi olur.
Yine gittim işte
o günlere; o minicik tek gözlü gömme dolaba…
Kolay yere
saklanırdım bulsun diye annem. Evimizdeki tek saklanılabilecek yer olan o tek gözlü
dolabın içine… Beklemekten karnım acıkıp da hayatın devam ettiğini görünce,
yine kendi emeklerimle çıkardım dolaptan. Sonra yaslanır destek almak isterdim
çocukluğumun şen zıplayışlarından. “Babam” deyip sarılırdım ahşap duvarımıza. Omuzlarımı,
sırtımı sürterdim iyiden iyiye; çünkü “Ahşap sıcaktır” derler ya… “Yüzü sıcaktır
ahşabın, sıcak tutar baktığında, içini ısıtır” derler ya… İçim ısınsın isterdim
ben de.
Üşürdüm oysa…
Aynı kaderi
paylaştığın insanları arar gözlerin uzaklarda. Silik hatıralara dalar gidersin
gözlerinin ulaşabildiği ufukta. İçin sızlar, nefesin daralır; hızla koşarsın
cama ya da bahçeye. Derin derin nefes alırsın acılarını derinliklere
sobelememek adına; sıkıştırmak istersin. Öyle doludur ki; sıkışmazlar bir türlü.
Sıkıştıramazsın. Acılarla gezmeyi, nefes almayı, yaşamayı öğrenirsin sonra…
“Benden” dersin
güzel olan her şeyi sunup; neyin var, neyin yok verirsin. Bir koşu başlar o an.
Bir yarış ki; öyle böyle değil. Sana ait yavrularının, senin gömme dolaplarına
sığmadığını görürsün. Koşarak uzaklaşırlar; yetişemezsin. Koşarsın artlarından;
yorulur durursun sonra çaresizce.
Gözün takılır
damarlarına. Akan, dolaşan kanını hissedersin. Aynı kanın dolaştığı yakın ya da
uzaktakiler gelir aklına. Gülümsersin; düşünürsün sonra… Hayatın tüm
zorluklarına karşın, eline alıp tuttuğun kalemle karaladıkların gelir aklına o
an. Aynı kanı taşıdığın o canlar okumaz görünürler yazdıklarını; beğeni için
bile nabız atışlarını hissettirmezler.
Kendilerine mi
dokundun? Anlarsın o an okuduklarını ve takip edildiğini. Çünkü o an kaynar
damarların içindeki kanlar; yıldırıma, tufana dönüşür belki de… Aynı grup kana
sahip olduğunu işte o an anlarsın onlarla.
Bazen de
düşünürsün. “Acaba” dersin, “Zengin mi olmam lazımdı, damarlarında aynı kanı
taşıyanların beni fark etmeleri için” ve hüzün koklarsın duvarlardan.
Seni beklentisiz
sevenler de vardır ufukta. Tanımasan da hisseder, ayırt edersin; ama sevgi
damarındaki nabız atışı, korkuların nedeniyle o kadar düşük atmaktadır ki
artık… Onlara değer verirsin; ama korkarsın, o tek gözlü gömme dolabına
koyamazsın
İnsanlar girer
hayatına; “Eşim” der sana, “Canım” der, “Aşkım” der. Öyle çok gerçek geçmiştir
ki üstünden bu kelimelerin; silik hatıralar bulanık bir resim çizer. Gerçeği
hissetmek istersin; ellerin, ruhun boşlukta asılı kalır.
İnsanlar tanırsın,
doğup büyüdükleri sokakları bilmeden. Oturdukları sofraların sıcaklığına,
yaşadıkları acıları katık edip hayal kurarsın. “Arkadaşım” dersin, “Dost”
dersin, sarılma özlemiyle dokunmak istersin bilmediğin insanlara. Dolaplar
büyüktür artık ve sıkça atlar her biri bir diğerine. Bunalırlar; mutsuzluklarına
katık edemedikleri canlı kahkahalarında.
Uğraşları vardır
farklı farklı; yapmasalar asılırlar darağaçlarında.
Sen mi? Sallanırsın
geceler boyu bir taburenin ucunda. Yeni güne uyanır içindeki çocuk; dolabın
kapağıysa hep aralık…
El öpmek için dolaştığın
uzak akrabaların gelir aklına; bayramların adıyla süslediği mübarek ellerini
öptüğün. Gizlendikleri topraklarını ararsın yüz sürmeye; araya denizler girer, dağlar girer; uzanamazsın.
Bayramlar uzaktır
artık; uzanamazsın…
Kimseler çalmaz kapını.
Sen yüzüne türlü çeşitli maskeleri takarsın dört duvar içinde. Bazen anne
olursun, bazen baba; bazen arkadaş, bazen dost, bazen sevgili, bazen kız kardeş
ya da teyze…
Uzatırsın elini
yokluğu göre göre; boş kalır avuçların. Büyür de büyür oda gözünde. Gömme
olanından dolap ararsın, çocukluğunun bedenini ararsın. Elini attığın saçların da
yoktur artık. Dökülmüşler her acının, her mutluluğun gölgesine. Pırıl pırıl
gözlerin yıldızlarını arar. Serpiştirmiş ihtiyaç kolileri sunan Kızılay
göreviyle sevgi sunacak birilerini ararsın kapında ya da gömme dolabında. Senden
gidenlerde yoktur.
Bakarsın bu
bayram gününde; ağlarsın…
Sonra “Ağlama”
derler sana yüzünü bile görmediğin dostların. “Ağlama… Şükret sağlığına ve bugününe”.
Sonra kalkar oturduğu tabureden, yanındaki sarılacaklarına sarılır. Söyler sadece;
başka bilemez çünkü ne yazması gerektiğini. Beslenir ruhunu evindeki
sevdikleriyle ve uzaktan nasihatler verir sadece.
Bu sahnede “Rolümü
sevmedim” diyemezsin; bu rolü üstlenip kabul etmekle yükümlüsün. En şerefli, en
güzel halinle seyircilere oynayıp, alkışlar içinde “Perde!” demelisin.
Artık, Allah’ın
seni çok sevdiği için böyle yalnız ve hüzünlü bıraktığını düşünürsün. Ya da
düşünmek zorunda hissedersin kendini. “Hüzün bana yakışıyor” dersin. Hüzün
yakışıyor; çünkü hüznü bilenin mutluluğu bulduğundaki sevinci bilirsin.
Aslında çok şeyi
bilirsin; ama örtersin üzerini…
Akrabalar,
gördüğüm ya da görmediğim arkadaşlar, dostlar, kardeşler, sevenler, sevilenler…
Bayramınız kutlu
olsun…
Büyüklerin
ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim…
Ben gömme
dolabıma saklanmaya gidiyorum!
(
Gömme Dolabım Vardı Benim başlıklı yazı
MELEK KIRICI tarafından
16.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.