Ayrılık yarımların acısını bırakır ömrümüzün herhangi bir vaktine
Yaşanılan acı sadece bir sözcüğün sıradanlığına sığdırılmıştır
Oysa o soluk alıp verilen her dakikada saklıdır
Gecenin karanlığı ile gelen sızı göçmen kuşların kanadına takılan sevinç

Kuzeyden esen rüzgârın kokusu sonsuz dokunuştur ayrılık 
Giden biraz yaşanmışlık biraz da yaşanacak şeyler götürmüştür
Biraz kendi ömründen biraz da onun ömründendir götürdüğü
Oysa gözlerdeki ıssızlıkta bulunmuştur aranılan

Hiç bir bencillik kıyılarına uğramadan yanaşılan bir limandır yaşanılan
Onca kalabalığın içinde çırılçıplak bulunulan yalnızlıktır paylaştıkları
Uzun zamanlardan topladıklarıdır birbirlerine sundukları
Giden götürmüştür bir ömür biriktirdiği acıları da huzuru da

Hüzne bırakmıştır yerini sessizce çaresizce 
Yine çare yoktur mutluluğa huzura yolun sonu gelmiştir 
Bir kuşkanadının çırpınışı kadar kısadır bazen mutluluklar 
Her şey bir anda bitiverir bulunduğu gibi yüreğe kabul edildiği gibi
Zamanın hızı daha acımasızca işler terk edişin durağında

Başlarken duyulan kaygıların dizildiği kuşkuların yer edindiği kadar 
Uzun değildir ömrü iki kirpiğin buluşma anından daha hızlıdır bazen ayrılık
O ilmek ilmek işlenen günlerce diller dökülen ve bin türlü acının içinden 
Süzülerek getirilen sözcüklerin sihrinden yoksundur 
Çünkü hiçbir yıkımın hassaslığa ihtiyacı yoktur

Onda ayrıntı da yoktur o sadece yıkar giderken
Çünkü zamanın yeri yoktur gidenin bıraktığı yerde
Giden zamanı da almıştır yanında gelecek geçmişin gölgesindedir artık 
Mısralara sığmaz olur acının derinliği uçurumlar ile kıyaslanır yalnızlık

Uçurum kenarında gezer  güzel ve acı anılar
Her seferinde kalandır bu uçuruma devrilen
Ve hep kalandır anıların cenderesinde boğulan
Fırtınalarda kaybolan girdaplara takılan

Bilir ki kurtulduğu her fırtınadan çıktığı her kuytuluktan yokluğu duyacaktır
Bundandır ki hep kalan ayrılığın nedenlerini düşünür uzunuzun

Bir kuyunun derinliklerinde bulacağı ışığın onu getireceğini sanarcasına
Çaresiz kalınca sanık sandalyesini kurar

Bir kendini oturtur bir de gideni ama bulamaz suçu tespit eden bir delil
Hep pişmanlıktır gelip dilinin ucuna dolanan
Ve  güzel'e dair anlara kızmaya başlar
Güzel anlardan pişmanlıklar gelip oturur içine

İşte o  zaman gerçekten bitmiştir AŞK
Yaşadığın  güzellikten duyulan pişmanlık bitirir her şeyi
Oysa kızılan ayrılıktır ayrılanın acımasızlığıdır
Belki de tanınamayandır kızılan, giden hep bir kapı aralamıştır kendince

Bir perde çekemez yaşadıklarına ama daha bir güvenle bakar hayatına 
Oysa hep bir kırık ayna taşır yanında ve her düşündüğünde aşkı
O kabulleniştir sesindeki çaresizliği hissediştir
Bilmez ki ne büyük bir yalnızlıktır içine düştüğü

Çünkü her veda kötü bir alışkanlık bırakır insanın hayatına
Veda ettiğin gibi edilen olmanın da korkusunu salar yüreğine
O acımasızlığın nasıl olduğunu bilir
Bunun içindir ki aşkı bir önceki gibi yaşayamaz

Çünkü aşkta acıma olmadığı gibi acımasızlığa da yer yoktur
Bu nedenle her yeni aşk/a bu korkunun gölgesinde başlar giden
Artık giden değil kalan olmanın korkusu taşıyandır
Son veda.

ŞimalGüney ( HA )

( Son Veda başlıklı yazı ŞimalGüney tarafından 15.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.