Bir köşeye fırlatılmış karalamalar günlüğümde
Gönlümün titrek feneri yanıyor çok derinlerimde
Islak dudaklarımda figan nağmeler
Üşüyorum kavruk bir çölün göğsünde
Suskun cümleler biriktirdim sana asırlardır
Kurumuş kuyulara iniyorum her gece aşkın çıkrığıyla
İçlenişlerle kanıyor sevdalı avuçlarım
Ruhumun derin çizgilerine sığınıyor gözlerin
Kendi içine yırtılan bir bekleyiş vakti hayat
Aynalar sisli gökleri aydınlatır derinlerimizde
Yanık masallar biriktirir çocuklar ceplerinde
Sızlar sevgilinin sevisi terli bedenimizde
Yorgun duvarlar çırılçıplak bir ayin cenderesinde
Renklerin yılgın gamzelerinde umarsız bir gülücük
Kendi uğrağımızın dallarında pişmanlıklar
Acılar büyüyor yar sabır bahçelerimde
Kirpiklerinde gelincik tozu olsun istedim hayat
Dal istedim ozan ruhumun bakir derinliklerine
Önce düşler devrilir, ardından dağlar
Her zar kendine döner, hazin bir umut olsa da yaşamak