I.
Yine hayali bir güvertenin ortasında baş başayız senle
Varabileceğimiz bir zaman var karşımızda
Bir hayale yetişmeye çalışıyoruz

Mücevher dolu sandıklarla süslü kirpiklerinin uçlarına dokunuyorsun
Dur yapma, açma sandıkları, ellerim ne güne duruyor
Fakat kusura bakma incitirsem kirpiklerini, özür dileyemem
Ya bir koşu ay ışığı toplarım ya da iki mısra yazarım, anlarsın

Gözlerin mi doldu senin?
Dolduysa sevinirim, yazlarım kurak geçmeyecek
Zarifsin hem de çok zarif

II.
Farkında mısın? Nedense bu akşam yine seviştik senle
Ve ben bu akşam nedense yeniden hortladım
Zaten seni öpen adam on sene gençleşir
Zaten senin teninde kanatlanan kelebek kokuları var
Meğer ne güzellikler varmış omzunla boynun arasında

Bana sorarsan, sen diyebilirsin kendini kastederek bana
Ha sen ha ben
Öylesine ince düşünmeliyim ki seni,
Sen bana öyle derken saatler nehre dökmeli dakikalarını
Ve seni kucaklayıp havaya atmalıyım o sırada
Sen ise yanakları sıkılası bir kız çocuğu olup
Kahkahayı basmalısın göğe doğru kucağımda

III.
Eminim ki daha iyi besteler var ipek süslemeli kılıfında
Banka oturup akşama kadar dinlediğin
Şarkılarda neymiş seninkilerin yanında
Üzüntüleri uzağa gömmüş ellerinle yazıyorsun onları
Ben dinliyorum, sonra 
Hesapsız bir cinayete karışmışım gibi
Hapis ediyor beni sana bir hakim
Ve yanındayım.

IV.
Bir hikaye bulmalıyım sana dair bu akşam
Bulmalıyım ve kazımalıyım seni kireçli mağara duvarlarına 
Kurması kolay olmayan düşler gibi bir şeyler bulmalıyım
Mesela seni kapıp kaçmalıyım
Gökdelenlerin arasından bir serseri gibi
Yahut gül suyu damlatmalıyım şah damarımdan saçlarına
Ve sen her mısram da aramalısın kendine dair bir şeyler.
Çığlıklar arasında söylemelisin aşkı kimsesizler dergahında.

V.
Açıkçası bir saçmalık var bugünlerde
Bakınca görünmeyen, görününce anlaşılmayan sende
Her saliseye rest çeker gibi duran yanakların.
Bir seneye yok olacakmış gibi yazdıkların.

Camdaki buğuda aramakta güzeldi seni fakat her sabah
“Edebiyat dostumuz, şiir kendimiz” mısrasını hatırlatmalısın bana
Bende tekrar hatırlatmalıyım şiir dünyasına
Şiir gelinini.

Kasvete sabır gösterircesine yuvarlanıp giderken kalemim masanın üstünde
Kulağıma bir fısıltı dahi değmeden ayaklanıyorsun birden
Curcuna çıkmadan anlıyorum neyse ki kabahatimi
Seviyorum seni.
( 49 Mısra başlıklı yazı fuat arun tarafından 14.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.