49 Mısra
I.
Yine hayali bir güvertenin ortasında baş başayız senleVarabileceğimiz bir zaman var karşımızdaBir hayale yetişmeye çalışıyoruzMücevher dolu sandıklarla süslü kirpiklerinin uçlarına dokunuyorsunDur yapma, açma sandıkları, ellerim ne güne duruyorFakat kusura bakma incitirsem kirpiklerini, özür dileyememYa bir koşu ay ışığı toplarım ya da iki mısra yazarım, anlarsınGözlerin mi doldu senin?Dolduysa sevinirim, yazlarım kurak geçmeyecekZarifsin hem de çok zarifII.Farkında mısın? Nedense bu akşam yine seviştik senleVe ben bu akşam nedense yeniden hortladımZaten seni öpen adam on sene gençleşirZaten senin teninde kanatlanan kelebek kokuları varMeğer ne güzellikler varmış omzunla boynun arasındaBana sorarsan, sen diyebilirsin kendini kastederek banaHa sen ha benÖylesine ince düşünmeliyim ki seni,Sen bana öyle derken saatler nehre dökmeli dakikalarınıVe seni kucaklayıp havaya atmalıyım o sıradaSen ise yanakları sıkılası bir kız çocuğu olupKahkahayı basmalısın göğe doğru kucağımdaIII.Eminim ki daha iyi besteler var ipek süslemeli kılıfındaBanka oturup akşama kadar dinlediğinŞarkılarda neymiş seninkilerin yanındaÜzüntüleri uzağa gömmüş ellerinle yazıyorsun onlarıBen dinliyorum, sonra Hesapsız bir cinayete karışmışım gibiHapis ediyor beni sana bir hakimVe yanındayım.
IV.
Bir hikaye bulmalıyım sana dair bu akşam
Bulmalıyım ve kazımalıyım seni kireçli mağara duvarlarına
Kurması kolay olmayan düşler gibi bir şeyler bulmalıyım
Mesela seni kapıp kaçmalıyım
Gökdelenlerin arasından bir serseri gibi
Yahut gül suyu damlatmalıyım şah damarımdan saçlarına
Ve sen her mısram da aramalısın kendine dair bir şeyler.
Çığlıklar arasında söylemelisin aşkı kimsesizler dergahında.
V.
Açıkçası bir saçmalık var bugünlerde
Bakınca görünmeyen, görününce anlaşılmayan sende
Her saliseye rest çeker gibi duran yanakların.
Bir seneye yok olacakmış gibi yazdıkların.
Camdaki buğuda aramakta güzeldi seni fakat her sabah
“Edebiyat dostumuz, şiir kendimiz” mısrasını hatırlatmalısın bana
Bende tekrar hatırlatmalıyım şiir dünyasına
Şiir gelinini.
Kasvete sabır gösterircesine yuvarlanıp giderken kalemim masanın üstünde
Kulağıma bir fısıltı dahi değmeden ayaklanıyorsun birden
Curcuna çıkmadan anlıyorum neyse ki kabahatimi
Seviyorum seni.
(
49 Mısra başlıklı yazı
fuat arun tarafından
14.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.