YARIM KALAN HAYAT

 

 

İşte ,yine aynı ses kulaklarında yankılanıyordu. Duymak istemiyordu artık , her gece aynı saatte kendisini  uyandıran   içini acıtan bu  sesi.

    Yardım  etttt,Yardım et!

Yatağında bir oraya bir buraya  döndü.Sesi duymamak için kulaklarını yastıkla kapattı ama olmadı.Ses daha çok yükseldi.

Yardım  ettt ,

Başucundaki lambanın düğmesine dokundu.Oda bir anda aydınlanınca biraz rahatladı.Yatağında oturdu.Dili damağı kurumuştu..Komidinin  üzerindeki suya uzandı ,bir yudum içti.Saat gecenin üç buçuğuydu .

Yataktan kalktı  ,kalkarken de sersemledi ,düşmemek için yatağın kenarına tutundu. Duyduğu sesin etkisiyle iyice bunalmıştı,yüzündeki terleri elinin tersiyle sildi..Odanın penceresine yaklaştı.Pencereyi araladı.Ortalık derin bir sessizlik içindeydi.Bütün gece uykusuz kalan sokak lambalarının ışıkları arada bir gözlerini kapatırcasına azalıyor,sonra tekrar  birkaç titremeyle çoğalıyordu.

   Dışarıyı seyredenken apartmana yakın olan sokak lambasının altında birden  bir gölgenin  belirdiğini gördü. Ürktü, gözlerini kaçırmak istedi ama insanoğlunun doğuştan getirdiği gizemli  şeylere olan merak  onda da vardı. Bu duyguyla, kendine cesaret vererek perdenin arkasından gölgeyi izlemeye başladı . Gölge iyice görünür hale geldi.İşte kollar ,işte zayıf bacaklar ,işte solgun küçük bir yüz.Ufak tefek oluşundan bunun bir çocuk olduğunu anlamak zor olmadı. Gölge başını yukarıya kaldırdı ve gözlerini yazarın penceresine dikti . Sanki yazar  tarafından  izlendiğini biliyordu. Yazar gecenin ürkütücü  karanlığında sokaktaki bu çocuğu görünce tedirgin oldu. Çocuğa seslenmek ya da seslenmemek konusunda kararsız kaldı .Küçük bir çocuğun kendisine ne zararı dokunabilirdi ki?Çocuğa bu saatte  dışarıda ne yaptığını sormalıydı . Pencereden kafasını çıkardı .Tam ağzını açıp seslenecekken ,çocuk  :

Yardım etttt,yardım et!, diye bağırdı.

Yazar irkildi  ,her gece duyduğu ses bu sesti ,bu çocuk sesiydi. Heyecanlandı  ,  üstünü değiştirmeden ,pijamalarıyla apar topar aşağıya indi.Çocuğun derdini anlamak ve ona yardım etmek istiyordu.Sokak lambasının yanına geldiğinde çocuğun yürümeye başladığını gördü.Çocuk ona eliyle gel işareti yapıyor ve adımlarını sıklaştırıyordu.Üstü başı toz içinde olan bu çocuk  yürüdükçe etrafı  da bir toz duman  kaplıyordu.Yazar  bir yandan tozdan dolayı kesik kesik öksürüyor ,bir yandan da  çocuğu kaybetmemek için hızlanıyordu.Sonra  çocuk koşmaya başladı o da arkasından.

Çocuk ve yazar uzun , karanlık yollardan geçtiler.Yazar korkuyla   çocuğu izlerken karanlık sokaklardaki   mavi numaraları aklında tutmaya çalışıyordu.Zihninde geri dönerken hangi yolu takip edeceğinin haritasın çiziyordu.  Bir  üç beş     otuz dört …Evet  otuz dördüncü sokakta   çocuk durdu .Sokağın sonundaki  bir kutuyu andıran küçük eve yaklaştı ,kapıyı iterek içeri  girdi. Tabiii yazar da  onu takip etti..

 Girdikleri ev tek odadan ibaretti ..Evin içinde loş bir ışık vardı.Ortadaki masanın üzerindeki tek mumdu bu  ışığın  kaynağı. Çocuk  hiç konuşmadan masaya yaklaştı  masanın üzerinde duran kırmızı kaplı defteri aldı Yüksek sesle okumaya  başladı .

Güneşin kavurduğu  bir yaz gününde parktaki havuzda  serinleyen Ahmet,Hasan ,Ali …..

Bu hikaye yazara çok tanıdık geldi .Çocuk tam otuz dördüncü sayfanın sonunda yutkundu.Yazara döndü.Yardım ett,yardım ett,diye haykırdı.Tutsak olmak istemiyorum,insanlarla tanışmak onlarla dost olmak istiyorum,.Bu sözlerden sonra çocuk küçüldü ,küçüldü,bir damla mürekkebe dönerek  önündeki deftere damladı.

Yazar gördükleri karşısında şok olmuştu.Uzun süre kendine gelemedi.Masanın üstündeki deftere yaklaştı.Ona uzanırken bir el defterin içinden çıkıp onun elini tuttu.Yazar direndi  kurtulmak istedi ama   kendisini deftere çeken bu elin kuvvetine  daha fazla dayanamadı..Bir  girdap içinde sürükleniyordu şimdi..

 

Zırrrrrr

Bu sesle silkindi.Yatağındaydı .Kan ter içinde kalmıştı.Kendisini işe gitme vakti geldiği  için uyandıran bu saat ziline hayatında  hiç bu kadar sevinmemişti.

Çok şükür rüyaymış, bütün yaşadıklarım ,diye derin bir oh  çekti.

Sonra gördüğü rüyanın ayrıntılarını düşündü. Çocuk,  otuz dördüncü sokak, yardım et  çığlıkları ve defter…

Hepsi bir biriyle bağlantılı olmalıydı. Zihninde bütün bu gördüklerini  anlamlandırmaya çalışırken sehpanın üzerindeki bir  arkadaşının kendisine armağan ettiği ,   roman  gözüne ilişti.

Kitabın önsözündeki   büyük puntolarla yazılmış şu cümleler dikkatini çekti.

Bir  yazar için hikayeleri onun dünyaya getirdiği çocuklarıdır. Yarım kalan her hikaye öksüz kalan bir çocuk gibidir .Okuyucuya ulaşmayan hikayelerdeki kahramanlar ruhsuz bedenlerdir. .Okuyucu onlara can verir.Hikayeler okuyucularıyla ölümsüzleşir.

 Yarım kalan hikaye, çocuk   işte şimdi taşlar yerine oturdu dedi heyecanla  yazar.

           Evet,onun da yarım kalan bir hikayesi vardı,trafik kazasında yitirdiği eşi ve çocuğuyla ,yarım kalan hayatı gibi.Sevdiklerini kaybetmenin acısıyla yeni başladığı hikayesini apar topar tavan arasına kaldırmış bir daha da onun  yüzüne bakmamıştı. Toparlandığında ise o tavan arasındaki yedi yaşındaki çocuğun    hikayesini  unutup gitmişti. Üzerine pek  çok öykü yazmış  ama hiç birinde bu çocuk kahramana yer vermemişti.

Hemen tavan arasına koştu. Bir köşeye fırlattığı üzeri toz tabakasından görünmez olmuş defteri aldı.Açtı 

Güneşin kavurduğu  bir yaz gününde parkta ki havuzda  serinleyen Ahmet,Hasan ,Ali …..

Okudu   ,okudu ..Otuz dördüncü sayfada  hikaye yarım  kalmıştı  ve sayfanın ortasında kocaman bir mürekkep lekesi vardı.Yazar defteri bağrına bastı.

Sana yardım edeceğim Hasan, seni esaretten kurtaracağım ,dedi.Defterini aldı ve   çalışma odasına götürdü.Kalemini  mürekkebini de hazırladı hikayesini tamamlamak için.

O gece    rüyasında bir çocuk ona  gülümseyerek teşekkür ediyordu.

 

 

 




( Yarım Kalan Hayat başlıklı yazı nurşan tarafından 31.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.