Uzun
süren bu çaba sonucunda bir yandan annenin yokluğu bir yandan
çocukların sorunları ile hayatı zorlukla geçen Hüseyin, artık her
işi birden yürütemiyordu, üzerindeki yükü gittikçe ağırlaşıyor kaldıramıyordu…
Çocuklar gün geçtikçe büyüyor sorunları artıyordu.
Hüseyin artık bittiğini tükendiğini hissediyordu ki bir gün komşuları
olan mahallede ki camide hocalık yapan Şevket dayı kapıyı çalar ve kapıyı açar,
selam vererek
-Hüseyin oğlum müsait isen bir çayını
içmeye geldim.
Uzun zamandır misafire hasret kalan
Hüseyin, sevinç içinde hocayı içeri buyurur, havadan sudan derken Şevket
hoca asıl konuya gelir
-Bak oğlum Hüseyin, yalnızlık Allah'a
mahsustur, çocuklar artık büyüyor şöyle eli yüzü temiz bir iş lazım
sana, ayrıca da çocuklara annelik yapacak sıcak bir yemek yapacak,
ihtiyaçların için bu eve bir kadın şart. Komşumuzun kızı olan Hacer temiz
bir kızdır, ailesi de iyidir senin için istersen ben bir konuşayım rızan
olursa, kısmetse isteyelim, üstelik Hacer abdest’inde namazında.
Hüseyin yüksek bir sesle
-Ama hocam ben eşimi seviyordum, o ölmüş
olsa da üstüne gül koklamam üstelik çocuklar bu işe ne der bilmiyorum.
Hacer çocuklarımı öz çocuğu gibi sevecek mi?
Şevket hoca
-Neden
sevmesin oğlum, dul geçen yıl boşandı eşinden, küçük bir çocuğu da var, zamanla
alışırlar kaynaşırlar bana müsaade sen düşün ben senden bir düşün taşın haber ver
gideyim, senin için babası ile konuşayım, daha sonrası da malum.
Sabah olur bu konu Hüseyin'in kafasına
takılır fakat bunu çocuklara nasıl söyleyecek, yine okul telaşı kahvaltı
çocukların okul hazırlığı başlar bunları yapar ve yola koyulurlar.
Hüseyin yeni bir iş bulur çalışmaya başlar,
fakat aklı şevket hocanın sözlerin de'dir zor bir gün geçiren Hüseyin iş
bitimi okula gider çocukları okuldan alır. Niyetini çocuklarına açmak
için.
-Çocuklar
gelin bugün biraz parkta gezelim oturalım, değişiklik olur, ne dersiniz?
Bu
teklife sevinen çocuklar çığlık atarak sevinç içinde parka giderler, tabi
ki Hüseyin'in maksadı onların bu mutlu halinde faydalanarak konuyu açmaktır.
Çocuklar gülüp eğlenirken biraz
yorulduklarını fark eden Hüseyin, onları çağırır ve yavaş yavaş konuya
girer der ki.
-Çocuklar dün şevket hoca gelmişti ya dün bize,
Artık sizlere gerektiği gibi bakamıyorum anneniz gibi, şevket hoca üzerime
binen ve benim kaldıramadığım bu yükü paylaşarak komşumuzun kızı Hacer'le evlenmemi
size annelik yapmasını uygun görmüş onunla benim evlenmemi mutlu bir yuva
kurmamı istiyor, siz ne dersiniz bu konuda?
Çocuklarda
bir sessizlik başlar, büyük kızı olan derya
-Baba annemin yerini kimse tutamaz
ki der biz annemiz gibi başkası bizi annem gibi sever mi ki? Biz ona o
bize uyum sağlar mı? Farkındayım yükün ağır, zorlanıyorsun yetişemiyorsun,
yinede babamızsın senin kararın sen ne der isen bizim kabulümüzdür.
Hüseyin nihayetinde çocuklarını ikna olmasına
sevinir ve evlenmeye karar verirler, buna sevinen Hüseyin
-Haydi,
çocuklar eve gidelim yapılacak çok işlerimiz
var
Neşe içinde eve gelirler. Birkaç gün sonra
şevket hoca gelir konuya tekrardan girerler, Hüseyin ve çocuklarından mutlu
haberi alınca şevket hoca komşusundan hayırlı bir iş için bir gün alır. Ertesi
günün akşamında Hacer'i istemek için giderler çay kahve derken
şevket hoca
-Allah'ın emri peygamberin kavli ile…
Diyerek konuya girer Hac er’in
babası olan Battal amcaya durumu anlatır ve battal amcada
-Şevket hocam siz uygun gördükten
sonra Hüseyin den iyisini mi bulacağız…
Diyerek
kabul eder söz keserler kısa bir zaman içinde de nikâh düğün yaparız
diyerek evden çıkarlar. Hüseyin eve gelir durumu çocuklara anlatır. Günler
aylar geçer hazırlıklar başlar. Düğün günü gelir kendi aralarında bir sade
bir düğünle Hüseyin yeniden dünya evine girer, günler geçer haftalar geçer,
artık birbirlerine alışır kaynaşırlar mutlu bir aile olurlar hiç bir şey
olmamış gibi hayatlarına devam ederler, ara sıra çocuklarda sorunlar
yaşansa da bu duruma alışmalıyız diyerek yola devam der, en azından Hüseyin’in
sorunlulukları azalması, çocuklarının önüne sıcacık yemeğin konulması temizlik konularında
evlerinin kendisinin ve çocuklarının misler gibi kokması, bu ufak tefek
anlaşmazlıkları yok ediyor, mutluluğun potasında eritiyordu
Sabah olunca yeni güne gülümseyerek
kalkarlar, yeni anneleri kahvaltıyı hazırlamış masanın yanında hazır bekler
durumda gülümseyerek onları karşıladı.
-Günaydın, nasıl iyi uyabildiniz mi çocuklar?
Yıllardan beri ilk defa böylesine mükemmel
bir kahvaltı sofrası görmeyen Hüseyin şaşırdı. Çocukları yeni annelerine gülümseyerek.
-Günaydın anneciğim…
Mükemmel
kahvaltıdan sonra Hüseyin işine çocuklar okula gülümseyerek giderler. Uzun
süren bir haftanın ardında çocuklar ve Hüseyin bu yeni hayatlarına alışır ve adapte
olurlar.
Cahit Aluç