Nizamı ömrün,
Mekânı belirsiz nice
cümle.
Yerleşik düzene inat
aslında;
Ne bir isyan ne de
serzeniş
Tanrı’ya duyduğu aşk
sadece
O sakil kimliğin.
Yadsıyamadığı tek
boşluk;
Düşmüşsen içine bir
kere.
Bir ağaç kadar
meşakkatli,
Devinimi iklimlerin
Dokunurken rüzgârı
nefesinin
Her üfürüşünde solgun
düşlerim.
Rengi değişken günbegün
Önce yeşil sonra koyu
sarı.
Çok uzak gövdesinden
Yalnız nasıl da aciz,
Dişli bir panter
acımasızlığında zaman.
İçten içe süzülür nice
hece
Gönül bahçemden demet
demet çiçek.
Eksiği gediği mi dedin
Bil ki ondandır tüm
tedirginliğim.
Hele ki tümleme telaşı
güderken
Devinir mütemadiyen
Zaman değil mi tek
zalim.
Hatırşinas tüm o
yaptırımlar
Müstesna ve sütliman
zaman zaman
Sezgiler değil mi,
Alabildiğine kırılgan
Yetemesen de
Sevi dili tek
pekiştireç.
Seyrindeyken âlemin
Ne çok yaşanmışlık
vermiş el ele
Çok ötesinde oysa
görünenin,
Kuşkuyu en derine
gömen.
Nasıl da ısrarcı o
söylemler
Adeta varlığını hibe
eden.
Ödenen kefaret ne
sıradan ne yalan
Hanidir duyguların çarpıtıldığı.
Basireti bağlanmış bir
hayal altı üstü
Ne varsa kayıplarda.
Kaybolmak ise düşen
payıma,
En alası.
Sevmekse: Delice
Hele ki inanmak nasıl
da derinden
Esir alsa da mağlubiyet
son anda
Biteviye ve acıtan bir
sızı.
Oysa ramak kalmıştı
güzel günlere
Sarsıcı alabildiğine
Gidip de dönmek aynı
yoldan
Ellerim boş
Yalnızlık en kadim yoldaş.