Kumral saçlarının
gölgesi kadar
Yeknesak şu soluduğum
hava.
Baykuşların tedirgin
edici varlığı
Üzüncün hecelerinde
buldurduğu o yankı…
Kelimelerin zinciri
iken
Boynumda çepeçevre
Kuş kadar hafif şu
ruhum ötelenmişken
Ta öbür âleme.
Bariz çığlığı depreşen
o yenilgi
Sergilediği amansız ve
Sıkışıp kalmış cılız
gövdesi…
Öfkenin nazarında ses
bulmuş hüzün
Yaratılaşın türevi
ummanlar kadar engin.
Ses getirmese de
varlığım
Asla zuhur bulmayan
bilindik tecellim.
Bir varmış bir yokmuş
Onca seyreltili serzeniş
Bir yokmuş belki de bir
varmış
Eşikte nöbet tutarken
tüm o tedirginliğim,
Başa var mıydı ki
nihayete ersin
Yaşanırken o tükeniş.
Bir yetişkinin nidaları
kadar akıl sır ermez
Yeni yetme o kızın
hayalleri hudut bilmez.
Adı insan adı devran
Aşk bu, tanır mı zaman
ile mekân.
İzdüşümü yadsınamaz
Mihenk taşı ömrün asla
terk edilemez.
Hırçın ve bitap iken
Ve o efsunlu düşler
nihayete ermeden.