1 Elazığ In Kalbi

- Sevdin mi hiç? dedi birisi adama ama demez olaydı. Uyuyan bir devi uyandırdı. Canı öyle bir acıdı ki adamın, feryadını cümle alem duydu.

            - Sevmedimse halim ne benim böyle? Sebepsiz ağlayışlarım... Yalnızlığa sığınışım... Gittiği günden bugüne kaç saniyem yıl oldu. Kaç günüm zehroldu. Kaç kez kahroldum. Mahvoldum.

            - Sevdin mi hiç? dedi birisi adama ama demez olaydı. Esen yeli tufana çevirdi, bir alevi yangına dönüştürdü.

            - Yüreğimi yarın da bakın! Kim var hâlâ? Kim saklı içinde... Siz bu harabe canda gizli olan hazineyi ne sanıyorsunuz? İnci mi dersiniz, elmas mı, yakut mu? Değil hiçbiri, asla! Ben ona Papatya diyorum.

 

            Sigarasını yaktı adam, çekti içine dumanını.

            Bir dünyayı çekti sanki; bir kalbi, ruhu...

            Canı onunla doldu, ciğeri, içi...

            Bir serinlik yayıldı içine, bahar geldi sanki, çiçekler açtı.

            Ne kadar da özlemiş onu, ne kadar da sevmiş!

            Yazılası değil!

            İnanılası...

           

            -Anladım, dedi soran adam. "Sende var olan ve sonsuza kadar var olacak olan tek sevda Papatya'ymış. İçindeki barut dağına kibrit çaktım, affet beni! Seni sevmez zannettim. Bilmez sandım aşkı! Yüreğinin tamamını kaplamış olan aşkı göremedim. İz aradım aşka dair! Sen her zerrenle aşksın! saygım var sana."

 

            Gözlerini ufuktan alıp adamın üzerine dikti.

            Derin mi derin baktı.

            - Sen sadece patlamaya hazır olan yanardağımı patlattın.

            Kopmaya hazır olan kasırgamı kopardın.

            Taş oldun kopacak olan büyük dalgama.

            Bilsen onu nasıl sevdiğimi, özlediğimi, aradığımı...

 

            Durdu bir iç çekti, bu başka iç çekişlere benzemiyordu.Yalayıp yuttu her şeyi, yakıp yıktı herkesi. Dağları dümdüz etti, suları dalga dalga, yeri alt üst etti, göğü ters yüz...

 

            "Neden  bu ayrılık, neden, neden?" Kahretti birden; şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü, yangınlar başladı, seller oluştu. "Rabbim sen bana dayanma gücü ver, her günüm onunla geçiyor, onunla yaşıyorum sanki. Sen ne yapıyorsun bensiz, ben sensiz yerle bir...

            Ben sensiz dümdüz, ben sensiz tarumar, ben sensiz hak ile yeksan!

            Gel demeye yüzüm yok, kal demeye gücüm yok!

            İsyanım var içten içe, işkencedeyim."

            Sus pus oldu cümle mevcudat.

            Donup kaldı varidat.

            Ah gözü benli adam!

            Ah kaptan!

           

            Gözleri daldı gri bulutlara, yağmur doldu gözlerine.

            Bir iki damla döküldü yanağına ve oradan da döküldü toprağa.

            Aşkına benzetti içtiği sigarayı...

            Ve döktüğü gözyaşlarını...

            Sigarayı yakan ateş, adamı yakan aşk...

            Gözlerinden dökülen yaş, adamı ıslatan aşk...

 

            "Bir insan bu şekilde sırılsıklam aşık olurmuş meğer.

            Bu şekilde severmiş, görmeden, dokunmadan, inan ki sana değer!

            Yağmur yağıyor bugün ben şehrine, katre katre.

            Her tarafım pare pare...

            Kalbim yare yare...

            Hülasa içim dışım ıpıslak!

            Kalp zeminim kaygan..." diye söylendi kendi kendine.

           

            "Yağmur yağsın, çisil çisil hem de, pencereden bakıp seyretmek değil  o yağmurun altında dolaşmak istiyorum şemsiyesiz. İliklerime değin ıslanmak istiyorum. Gömleğim tenime yapışsın istiyorum. Gözyaşlarım aksın istiyorum." dedi ve Elazığ'ın kalbine doğru yürüdü. Onunla ilk kez konuştuğu ve onun kendi omzuna değdiği yere. Bir çift papatya bıraktı yere...Çöktü papatyaların başına ve yağmurun altında ellerini açtı Rabbine."O olsun yanımda başka da şey istemem bu dünyada" diye.

           

( Elazığ In Kalbi başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 18.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.